2100 Yılında İsyan…
AnasayfaMedyaKöşe Yazıları

2100 Yılında İsyan…

KAYDIRIN

< Geri dönün

2100 YILINDA İSYAN

Milliyet Gazetesi, 28 Eylül 2024, s. 2.

İlk edebi metinlerin ortaya çıkışından günümüze değin gerek gençlerin eğitimi gerekse yöneticilerin dikkat etmesi gereken olayları dolaylı yoldan anlatmak için geçmişe dönük hikâyeler kaleme alınmıştır. Geçmişe dönük anlatıların yanı sıra ütopya olarak değerlendirilen geleceğe dair hikâye ve romanlar da yazılmıştır.

Bilim kurgu

İngilizce “Science fiction” olan yazım türünün adını “Bilim kurgu” olarak dilimize kazandıran kişi Orhan Duru’dur. 1 Ocak 1973 tarihli Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi’nde “Science fiction” kelimesinin karşılığı olarak “Bilim kurgu” ismini önerir. Science fiction kelimesi de çok yenidir. İlk olarak 1954 yılında Forrest J. Ackerman “Science fiction” kelimesinin kısaltılmışı olarak “Sci-fi” kelimesini kullanır. Bilim kurgu popüler kültüre girince bu alanda aktif olan yazarlar ve bilim kurgu hayranları bu terimi düşük bütçeli, düşük teknolojili ve kalitesiz filmlerle özdeşleştirirler. Hâlbuki bazı bilim kurgu yazarları tıpkı geçmişte olduğu gibi gelecekte olacak olayları örnek göstererek, söylemeleri sakıncalı olan sözleri söyleme özgürlüğüne sahip olmuşlardır.

Bilim kurgunun geçmişi

Genellikle ilk bilim kurgu eseri olarak Samsatlı Lukianos’un MS II. yüzyılda yazdığı “True History” adlı kurgu kabul edilmektedir. Lukianos ve arkadaşlarının bindiği tekne Herakles Sütunlarının (Cebelitarık Boğazı) ötesindeki bir adaya ulaşır. Burada yakalandıkları kasırga onları Aya fırlatır. Ay’a vardıklarında kendilerini, Ay ile Güneş krallarının yaptığı bir savaşın ortasında bulurlar. Her iki devlet arasında yapılan bu savaşın nedeni yeni sömürgeler elde etmek, koloniler kurmaktır. Bu arada Lukianos’un yurttaşımız olduğunu, günümüz Adıyaman’ın ilçesi Samsat’ta dünyaya geldiğini de belirtmek isterim.

1001 Gece Masalları da benzer bilim kurgu hikâyeleri içermektedir. Muhtemelen 871-881 tarihleri arasında adı bilinmeyen biri tarafından yazılan Japon romanında da Ay’dan gelen ve Ay’a dönen bir kızın hikâyesi dile getirilmektedir. Daha sonraları İbnü’n-Nefîs’de (1210-1288) “Er-Risâletü'l-Kâmilliyye fi's-sîreti'n-Nebeviyye / Theologus Autodidactus” isimli bir kitap yazar. Savinien Cyrano de Bergerac’ın (1619-1655) yazdığı “Öteki Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorlukları” ile “Güneş Devletleri ve İmparatorlukları” adlı kitapları ise geleceğin bilim kurgu edebiyatının öncüleri olarak kabul edilmektedir. Her ne kadar Johannes Kepler (1571-1630) bilim kurgu niteliğinde “Somnium” isimli bir kitap yazmışsa da bu kitap ancak onun ölümünden uzun yıllar sonra oğlu tarafından yayınlanabilmiştir. Bu türde eser veren önemli düşünürlerden biri de Voltaire’dir (1694-1778). Micromégas isimli öyküsünde; “Bir Siruslunun Satürm Gezegenine Seyahatini” anlatır. Jonathan Swift’in (1667-1745) 1726 yılında tamamladığı “Gulliver’in Gezileri” isimli kitap ise büyük ilgi çeker ve pek çok dile tercüme edilir.

XIX. yüzyıl bilim kurgu açısından çok verimli geçecektir. Özellikle Jules Verne’nin (1828-1905) çocuklar için yazdığı kabul edilen “Ay’a Seyahat, Denizler Altında 20.000 Fersah, Dünya’nın Merkezine Seyahat” isimli kitaplar gelecek oluşturmakta önemli rol oynarlar. H. G. Wells’de (1866-1946) bu türde eserler verir.

Isaac Asimov

Isaac Asimov’un (1920-1992) bilim kurgu hikâye ve romanlarını çok severim. Her ne kadar binlerce yıl sonrasına ait hikâyeler dizisi gibi görünse de gerçekte günümüz insanına yapılan açıklamalar içermektedir. Özellikle “Vakıf” serisi; bir imparatorluk nasıl tarih sahnesinden çekilirin bence en güzel açıklamalarını içermektedir. Devamında kurulan ve çoğu ham maddeden yoksun küçük bir gezegenin nasıl ticaret imparatorluğuna dönüştüğünü, savaşın değil, ticaretin egemen olduğunu ve onunla bırakın dünyayı tüm evrene hâkim olunabileceğini anlatır.

Isaac Asimov’un ölümü onun üretkenliğine büyük bir darbedir, akıcı anlatısı ve gerçekçi görüşlerini takip eden bir başka bilim kurgu yazarına rastlamadığım için bir süredir bilim kurgu romanlarından uzak kalmıştım.

Isaac Asimov ve Arthur C. Clarke ile birlikte uzun yıllar boyunca “Bilim kurgunun büyük üçlüsü” adıyla anılan Robert Anson Heinlein (1907-1988) Butler, Missouri’de dünyaya gelir. Sert bilim kurgu türünün etkili ve tartışılan yazarlarındandır. Isaac Asimov’un akışkanlığında olmasa da ilgi çekici ve yol gösterici hikâye ve kitapları vardır.

2100’de İhtilal mi 2100’de İsyan mı?

Son zamanlarda elime bugüne kadar farkında olmadığım bir kitabı geçti. Bir tesadüf neticesi elime geçen “Revolt in 2100” dilimize ilgi çekici olması nedeniyle “2100 Yılında İhtilâl” adı ile çevrilmiş. Doğrusu “2100 Yılında İsyan” olmalı! Her ne kadar kıyıda köşede kalsa da bu tür kitapları okumak gerektiğini hatırlattı.

Amerika Birleşik Devletleri XXI. yüzyılın sonlarına doğru teokratik bir yönetimle idare edilmektedir. Nehemiah Scudder isimli bir televizyon vaizi peygamberliğini ilan eder ve devletin yönetimini ele geçirir. Her diktatörlükte olduğu gibi yönetim kısa süre içinde dejenere olur.

Bu kitaptaki öykü yönetimin New York’ta bulunan ana merkezinde başlamaktadır. West Point’te askerî eğitimin yanı sıra sıkı bir dinî eğitim alan John Lyle, peygamberin özel muhafız birliğinde görev alır. Melekler adı ile anılan bu birliğin başı aynı zamanda yönetiminin Genel Kurmay Başkanıdır. Bir gece oluşan olayları merak etmesi nedeniyle arkadaşından uyarı alır; “İçindeki şeytanın sesini yalnız sen duy. Binbaşı Bagby ileri görüşlüdür, söyleyeceklerin onu şaşırtmaz. Fakat belki duyduklarını üstlerine iletmeyi uygun bulur. Bir melek kadar masum olsan bile, sorguya çekilmek istemezsin. Masumsun, bunu sende biliyorsun. Zaman zaman herkes fesat şeyler düşünür. Fakat sorguya çeken kimse, günah bulmaya çalışacak, bulamadıkça da eşeleyecektir.” (s. 20-21)

Masumiyet

Gerçek bundan daha iyi ifade edilebilir mi? Sizin masum olmanız yeterli değildir. Sizi sorguya çeken de en az sizin kadar masum olmalıdır. Ancak sorgucu hâline gelen bir insan çoktan masumiyetini kaybetmiştir. Eğer hâlâ masum olduğunu söylüyorsa yalan söylemekte ve sizi aldatmaya çalışmaktadır. İnsanın masumiyetini muhafaza ederek, sorgucu hâline gelmesi mümkün değildir. Çünkü ondan istenen karşısına oturtulan insanın her ne olursa olsun itiraf etmesini sağlamasıdır, varlığını sürdürmek için buna mecburdur.

“Bazen fazla dindarlık insan için engel sayılır, tıpkı dinî inanç bakımından zayıf olmak gibi! Belki şaşıracaksınız ama koca bir ülkeyi idare etmek için yalnız ilahî söylemek yeterli değil, politikada gerekli.” (s. 21)

Sanırım son yıllarda yaşadığımız bazı olayların günümüzden elli yılı aşkın süre öncesi bundan daha iyi açıklanamaz. Tarihte benzeri çok olay yaşanmış olup ne yazık ki toplumlar bu olaylardan yeteri kadar ders almamışlardır. Bazı düşünürlerin geçmişe atıf yaparak gündeme getirdiği olayları bilim kurgu yazarları geleceğe atıf yaparak gündeme getirmektedir. Çoğumuzun macera romanı diyerek küçümsediği bu kitapları farklı bir bakış açısı ile okumanın ve değerlendirmenin hepimiz için faydalı olacağını düşünmekteyim...

“İnsanın aptallığının gücünü asla küçümseme”

Robert Anson Heinlein

Robert Heinlein, (Çev. Suna Develioğlu), 2100 Yılında İhtilâl, İstanbul, 1975.

Yenilem Proje Danışmanlık Ticaret A.Ş. © 2024. Her Hakkı Saklıdır. Site: İkipixel

TAKİP EDİN