Ahmak ve Ahmaklık Üzerine...
AHMAK VE AHMAKLIK ÜZERİNE
Milliyet Gazetesi, 14 Mart 2021, s. 11.
“Ahmaklığın alameti, kendi ayıbını görmeyip başkasının ayıbıyla uğraşmaktır.”
“Ahmak”, sıfat ve isim olarak kullanılan ve Arapça “humk-hamakat” sözcüğünden türetilen bönlük, aklı kıt, anlayışsız, kalın kafalı, budalalık, akılsızlık anlamına kullanılan bir kelimedir. İbnü’l-Arabî “el-Hamâka” kelimesi, “çarşıda kesata uğradı” ibaresinden türetilmiştir. Ahmak kabul edilenin aklı ve görüşü kesata uğramıştır. Kendisi ile istişare edilmez ve görüşüne iltifat edilmez demekte. Aklını gerektiği gibi kullanma yeteneği olmayan, zekâsı pek gelişmemiş, aptal, bön, budala anlamına kullanılan bu sözcük, zaman zaman hakaret anlamında da kullanılır.
Ambrose Bierce, “Şeytanın Sözlüğü” isimli kitabında; “... Ahmaklar, Âdem ile birlikte dünyaya girdi ve hem sayıca kalabalık hem de güçlü oldukları için bu yaşanabilir dünyayı istila ettiler. Onların bu güçlerinin sırrı darbeler karşısındaki duyarsızlıklarıdır; kalınca bir sopayla onları şöyle bir gıdıklayın, hemen basma kalıp şekilde gülümsemeye başlayacaklardır. Ahmaklar köken olarak Boiotia’dan geldi, oradan açlığın getirdiği sıkıntılardan dolayı sürülmüşlerdi, zira onların donukluğu ekinleri kırıp geçirmişti...” demekte.
İbn Haldun da ahmaklık üzerinde durur; “... Keskin zekâ hükümdarlar için kusurdur. Çünkü zekâ keskinliğinde düşüncede ve tedbir almada aşırıya kaçma eğilimi vardır. Tıpkı ahmaklıkta aşırı bir donukluk ve hareketsizlik olduğu gibi...”
Pek çok düşünür ve yazar ahmaklığı dile getirir. İnsanlık açısından sıkıntılı bir durum olmasına karşın, birkaç kitap dışında ahmaklığa ayrılan sadece kısa açıklamalar bulunmaktadır. Bu nitelik eksikliğinin yeteri kadar gündeme getirilmemesinin sebebi, acaba nedir? Yoksa hemen hepimiz bu özellikten bir miktar nasibimizi almış, zaman zaman ahmakça işler yapıp, ahmakça işlerle uğraştığımız için mi?
En doğru, en yüce fikir, bir ahmağın elinde gülünç, değersiz hale gelebilir. Çünkü ahmak kendi ayıbını görmeyip başkasının ayıbı ile uğraşır. Başkasının ayıbı ile veya yanlışı ile uğraşan kişilerin de yeni fikirlerle uğraşacak, onları geliştirecek, uygulama haline getirecek zamanları olmaz.
Zaman zaman televizyonda gözüme takılan bir dizi var. National Geographic kanallarından birinde “Ahmak Bilimi” ismiyle bir seri oynatılıyor. Fizik kurallarından habersiz kişilerin yaptıkları eğlenceli sahneler olarak seyrediyoruz. Anladığım kadarıyla eğer herhangi bir sporda dünya gündeminde yer almak istiyorsanız, olmazsa olmaz fizik bilimi konusunda yeterli bilgi sahibi olmanız ve bu bilgiyi kullanmanız gerekiyor. Yerçekimine karşı yapılan ahmakça davranışların sonuçları çok ciddi.
Anlaşılan o ki bilimin ahmaklığa tahammülü yok. Giderek çoğalan bir şekilde günlük hayatımızda ahmaklara ve ahmakça yapılan işlere katlansak da bilim ahmaklığı kabul etmiyor. Bir diğer dikkatimi çeken konu ise topluma önderlik etme iddiasında olan bazı adamlar, bilmedikleri konularda öylesine hüküm üretiyorlar ki, çocuklar bile bu ahmaklıklarına gülüyorlar. Çoğu kez belirttiğim gibi artık çok geniş bir sosyal medya ağı ile çevrelenmiş durumdayız. Hemen her yerde yaptıklarımızı veya söylediklerimizi tespit eden ve anında yayınlayan kameralar mevcut, ağzımızdan çıkan sözlere geçmişe nazaran çok daha dikkatli olmalıyız.
Çoğu ahmak bunun farkında değil, ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Söylediği her sözün en kısa sürede büyük bir çoğunluğun önüne geleceğinden habersiz. Sanki bir marifetmiş gibi akla ve bilime aykırı sözler söylemeyi hüner sanmakta, acaba bu gibi insanlar herkesi de kendisi gibi ahmak mı sanmakta diye de düşünmemek elde değil.
Ahmaklık konusunda yazılmış ender kitaplardan biri olan İbnü’l Cevzî’nin “Ahmak ve Dalgınlar” kitabında, geçmiş dönemlere ait çok sayıda ahmak hikâyesi bulunmakta.
“... Ahmak ve gaflet, deliliğin aksine, amaç doğru olduğu halde yanlış yol takip etmek ve yanlış yöntem kullanmaktır. Çünkü delilik, amaç ve yöntemdeki bozukluktan ibarettir. Kısaca ahmak, amacı doğru olmasına rağmen yanlış yol takip eden ve amaca ulaşacağı yolda ilerlerken yanlış hareket edendir...”
“... Bazı bilginler şöyle demişlerdir: Ahmak sekiz hasletle tanınır: Sebepsiz yere öfkelenmek, meşru olmayan yere bağışta bulunmak, faydasız konuşmak, herkese güvenmek, sır tutmamak, dost-düşman ayıramamak, aklına geleni konuşmak ve kendisini insanların en akıllısı sanmak...”
Bu konudaki bir başka deyiş de ise;
“Akıllının ağırlığı kendinedir. Ahmağın ağırlığı (sıkıntısı) ise insanlaradır.”
Özellikle dönemin hükümdarlarıyla sıkı fıkı olan bazı akıllı kişiler ise ahmak rolü oynayarak, hükümdarın ihsan ve bağışlarına nail olurlar. Ahmaktan bir zarar gelmeyeceğini düşünen hükümdarlar, zaman zaman davranışlarıyla eğlenceli olan bu insanların yakınlarında olmalarından hoşlanırlar. Hükümdarı çevreleyen hırslı kişiler ise bir ahmağın geleceğinin olmadığını düşündükleri için onu dikkate almaz ve onunla uğraşmazlar. Böylece ahmak rolü oynayan akıllılar her dönemde devlet kademesinde kendilerine yer bulurlar...