Büyük İslam Düşünürü Fârâbî…
AnasayfaMedyaKöşe Yazıları

Büyük İslam Düşünürü Fârâbî…

KAYDIRIN

< Geri dönün

BÜYÜK İSLAM DÜŞÜNÜRÜ FÂRÂBÎ

Milliyet Gazetesi, 5 Ekim 2024, s. 2.

“Önce doğruyu bilmek gerekir, doğru bilinirse yanlış da bilinir.

İnsanlık bugün yapması gerektiği şeyi yapmamakta, yapmaması gerektiği şeyi yapmakta, doğru olmayan birçok şeyi doğru, doğru olan birçok şeyi ise yanlış ve saçma görmektedir.”

Fârâbî

Batı dünyasında “Alpharabius” veya “Avennasar” adıyla tanınan Fârâbî’nin (872-950) tam adı, Ebû Nasr Muhammed bin Muhammed bin Tarhan bin Uzluğ El-Fârâbî’dir. Ortaçağın en büyük İslam düşünürlerden biri olan Farabî, Aristoteles’in (MÖ 384-322) felsefesini yeniden yorumlayarak İslam inancıyla bağdaştırmaya çalışır. İslam düşünce geleneğinde; “İlk öğretmen / muallimi evvel” sayılan Aristoteles’ten sonra “İkinci öğretmen / el-muallimi sânî” olarak anılmaktadır.

Türk asıllı bir kale komutanının çocuğu olarak, önemli bir kültür merkezi olan Türkistan’ın Fârâb / Otrâr şehri yakınlarındaki kalede dünyaya gelen Fârâbî, önce Merv’de, daha sonra ise Bağdat’ta eğitim görür. Ana dili Türkçe’nin yanı sıra Farsça ve Arapça öğrenir. Ebû Bişr Mettâ b. Yûnus’dan (870-940) mantık dersleri alarak Aritoteles mantığı üzerinde çalışır. Bilgisini artırmak amacıyla Harran’da Yuhannâ b. Haylân’ın (860-920) felsefe ve mantık derslerine devam eder. Sâbit b. Kurre’nin (836-901) eski Yunan düşünürlerinden yaptığı çevirilerden etkilenir. Daha sonra Bağdat’a döner, ardından Şam’a gider. Burada Halep ve Şam’da hüküm süren Hamdânîler’in sultanı Seyfüddevle el-Hamdânî’nin sarayında yaşamaya başlar. Felsefe, mantık, musiki, matematik ve tıp konusunda eserler verir. Bilim tarihinde en önemli ve orijinal eserlerinden biri olan “Kitâbü’l Mûsîkâ’l-kebîr / Mûsîki Kitabı”nın Batı müziği teorilerine temel olduğu söylenir. Fârâbî bu kitabında musiki icrasının teoriden önce geldiğini belirtir.

İlimlerin Sayımı ve Dil İlmi

Bir diğer önemli çalışması ise Aristoteles’ten esinlenerek yazdığı “İhsâü’l-ulûm / İlimlerin Sayımı” isimli eserinde döneminin bilinen ilimlerini sınıflandırır. Fârâbî’nin beş bölüm hâlinde sınıflandırdığı ilimlerin ilki “Dil İlmi”dir. Dil ilminin ikiye ayrıldığını belirtir. İlki, herhangi bir toplulukta bir anlama dayanan sözlerin öğrenilmesi ve bunların anlamları konusudur. İkincisi ise bu sözlerin kurallarının bilgisidir.

Mantık İlmi

Kitabın ikinci bölümü “Mantık İlmi”ne ayrılmıştır. Mantık bütün olarak, aklı düzeltmeye ve insanın yanılgıya düşmesinin mümkün olduğu bütün değerlendirmelerde onu doğru yola, hakikate götürmeye yarayan kuralları belirtir. İnsanı yaptığı değerlendirmeler konusunda hata yapmaktan, yanlışa düşmekten koruyan, insanın hataya düşmesinin mümkün olduğu değerlendirmelerin kontrol edilmesi için gereken kuralları belirler.

Matematik İlmi

Üçüncü bölümde yer alan “Matematik İlmi” yedi ana bölüme ayrılır. Bunların ilki “Aritmetik İlmi”dir. Aritmetik ilmi, uygulamalı aritmetik ilmi ve teorik aritmetik ilmi olmak üzere ikiye ayrılır. Uygulamalı aritmetik ilmi; çarşı, pazarda, günlük hayatta ürünlerin sayılması, alınan ve satılan ürünlerin karşılığının ödenmesi gibi işlerde yapılan basit işlemlerdir. Teorik aritmetik ilmi ise genel olarak, sayıları her şeyden bağımsız olarak inceleyen ilimdir. Matematik ilimlerinin ikinci bölümünü “Geometri İlmi” oluşturur. Bu ilim de uygulamalı geometri ilmi ve teorik geometri ilmi olmak üzere ikiye ayrılır. Uygulamalı geometri ilmi; bir ustanın veya ölçme memurunun arazi ve tarlanın sınırlarını belirlemekte kullandığı yöntemlerdir. Teorik geometri ilmi; optik ilmini de içine alır. Bu bölümde yer alan bir diğer ilim ise “Astronomi İlmi”dir. Fârâbî “Müzik İlmi”ni de matematik ilimleri arasında değerlendirir. Müziği pratik yani icracı müzik ilmi ve teorik müzik ilmi olarak ikiye ayırır. “Ağırlık İlmi” matematik ilimlerinin altıncı bölümünde incelenir. Yedinci bölüm ise “Tedbir İlmi” başlığı altında açıklanmaktadır. Tedbir ilmi, matematik ilimlerinde varlığı kanıtlarla kesin olarak ispat edilmiş olan her şeyin tabii cisimlere uygulanması ve onların gerçekleşmesi için belirlenmesi gereken yöntemlerin ilmidir. Yıldızları gözlemek için gereken aletlerin yapımı, müzik aletlerinin yapımı, yaylar ve çeşitli silahların imalatı gibi uygulamalı sanatlarla ilgili çalışmaların yapılması için gereken işlemleri ifade eder.

Tabiat ve İlahiyat İlmi

İlimlerin tasnifinde dördüncü kısmı teşkil eden bu bölüm, kendi içinde iki alt bölüm hâlinde “Tabiat İlmi” ve “İlahiyat İlmi” olarak değerlendirilmiştir. Tabiat ilimlerinin inceleme konusu olan cisimler sanat ürünleri (sanayi), yani insan iradesi sonucu ortaya çıkan şeyler ve tabii şeyler olarak iki bölümde açıklanır. İlahiyat ilmi içinse Fârâbî, “Bunların hepsi [Aristo’nun] ‘Metafizik’ kitabındadır.” der. Üç bölüm hâlinde açıkladığı ilahiyat ilimlerini; “Varlıkların hiçbirinde herhangi bir zulüm, bozukluk, uyuşmazlık, kötü nizam ve kötü uyum bulunmadığını, özetle hiçbir varlıkta kusur ve kötülüğün var olmadığını.” belirtir. (s. 47)

Siyaset, Fıkıh ve Kelam İlmi

“İlimlerin Sayımı” kitabının son bölümünü siyaset, fıkıh ve kelam ilimleri oluşturmaktadır. “Siyaset İlmi” hakkındaki düşüncelerini aktardığı bölümde; “Önderlik iki çeşittir: Gerçekten mutluluk olan şeyi temin etmeye yarayan iradi fiilleri (istekleri), hayat tarzlarını ve yetenekleri kuvvetlendiren önderlik… Bu önderliğe boyun eğen şehirler ve milletler de erdemli şehirler ve milletlerdir. Yahut şehirlerde gerçekte mutlu olmadıkları halde öyle oldukları zannedilen şeyleri temin etmeye yarayan fiiller (istekler) ve hareketleri kuvvetlendiren önderlik. Bu da cahilî bir önderliktir.” diyerek önderliğin iki türlü olduğunu belirtir. (s. 50)

Fârâbî, “Fıkıh İlmi” bölümünde bin yıllardır günceliğini koruyan bir noktaya değinir. “… fıkıh ilmi iki bölüme ayrılır: inançlarla ilgili bölüm, fiillerle (davranışlarla) ilgili bölüm.” Kelam ilmi de inançlarla ilgili bölüm ve fiillerle ilgili bölüm olmak üzere ikiye ayrılır. Bu iki bölümü, “Kelam sanatı, fıkıhtan farklıdır. Çünkü fıkıh bilgini dinin kurucusunun açıkça belirtmiş olduğu inanç ve fiilleri doğru kabul eder ve onları hareket noktaları, ilkeler olarak alır. Sonra onlardan, kendisine lazım olan sonuçları çıkarır. Kelam bilgini ise fıkıh bilgininin hareket noktaları olarak aldığı şeyleri kendilerinden sonuçlar çıkartmaksızın üstün kılmaya çalışır.” sözleriyle açıklar. (s. 54)

Yazıldığı tarihten günümüze bin yılı aşkın süre geçen bu eser ilk “İslam Ansiklopedisi” olarak kabul edilmekte ve daha sonraki birçok düşünüre yol göstermektedir. Aradan geçen bunca yılda ilimlerin son derece geliştiği, günümüzde böylesi bir tasnifin güçlüğü göz önüne alındığında, döneminde bu eser için Fârâbî’nin ulaştığı bilgi seviyesi hayranlık uyandırıcıdır.

Fârâbî’nin bilgileri sınıflandırması yaklaşık üç yüz yıl sonra Aziz Thomas Aquinas’ı (1125-1274) etkiler ve büyük oranda onun sınıflandırmasını taklit eder...

Farabî, (Çev. Ahmet Arslan), İlimlerin Sayımı, İstanbul, 2022.

Yenilem Proje Danışmanlık Ticaret A.Ş. © 2024. Her Hakkı Saklıdır. Site: İkipixel

TAKİP EDİN