Mutlu Yaşam Üzerine...
MUTLU YAŞAM ÜZERİNE
Milliyet Gazetesi, 11 Şubat 2024, s. 4.
İspanya’nın Córdoba şehrinde doğan Lucius Annaeus Seneca, muhtemelen Etrüsk veya İlirya (Balkan) kökenli bir aileye mensuptur. Babası tarafından küçük yaşta Roma’ya getirilir. Latin edebiyatında “Yaşlı Senaca” olarak bilinen babası retorik öğretmeni ve hatip olarak büyük bir ün sahibidir. Retorik üzerine çok sayıda eseri vardır. Kardeşleri Annaeus Novatus senatör, M. Annaeus Mela (Gallio) ise zengin bir devlet görevlisidir.
Senaca’nın yaşamı
Yaşlı Seneca, oğlunun ya kendisi gibi hatip ya da ağabeyi Novatus gibi siyasi bir kariyere sahip olmasını ister. Bu doğrultuda eğitim alması için çaba gösterilmesine rağmen Seneca Pythagorasçı Sotion ve Stoacı Attalus’tan dersler alarak felsefeye yönelir. Bu merakı ve aldığı eğitim babasını telaşlandırır. Çünkü İmparator Tiberius, Roma gençliğini saran felsefe merakından hiç hazzetmiyor ve onları Roma’dan uzaklaştırıyordur. Yaşlı Seneca oğlunu bu akıbetten kurtarmak için önce Pompei’ye ardından da Mısır’a gönderir. MS 31 yılında Roma’ya dönen Seneca her eğitimli Romalı gibi kendini siyasete verip, avukatlığa başlar. Kısa süre içinde yükselerek imparatorluk mali işlerinin sorumluluğunu üstlenir. İmparator Caligula’nın öfkesini çekerek bulunduğu görevden uzaklaştırılır. MS 41 yılında Korsika’ya sürgün edilir. Bir süre sonra geleceğin İmparatoru Nero’ya öğretmenlik yapmak üzere Roma’ya çağrılır. İmparator Nero döneminde devlet yönetiminde etkin olur ve nerede ise saraydaki tek yetkili hâline gelir. Ancak ahlak anlayışının yüksekliği devlet işlerinde bu kadar yükselmesini kabullenemez. Birkaç kez görevden ayrılmak istese de İmparator Nero kabul etmez. Sonrasında mal varlığının büyük bir kısmını İmparator Nero’ya bırakıp görevden ayrılır. MS 61-65 yılları arasında kendini felsefeye adar ve bir dizi felsefe eseri yayımlar. MS 65 yılında İmparator Nero’ya düzenlenecek bir suikast girişimine adı karıştığı için İmparator tarafından “Kendini öldürme cezasına çarptırılır”, bu buyruğu yerine getirmekte hiç tereddüt etmeyen Seneca hayatına son verir.
Mektuplar
Senaca’nın muhtemelen MS 58-59 yıllarında kardeşi M. Annaeus Mela’ya ve MS 49 yılında karısının yakın akrabası, Roma’nın tahıl ihtiyacını karşılamakla sorumlu memur Paulinus’a yazdığı iki mektup günümüze ulaşır. Kardeşine yazdığı “De Vita Beata / Mutlu Yaşam Üzerine” isimli mektubunu sizlerle paylaşmak istedim.
“Kardeşim Gallio, herkes mutlu yaşamak ister, ancak yaşamı mutlu kılan şeyin ne olduğunu görmek konusunda zihinleri kördür. Nitekim mutlu bir yaşama kavuşmak hiç kolay değildir, insan bir kere yoldan sapmışsa, ona kavuşmaya ne kadar istekli olursa, ondan o kadar uzakta kalır. Zira aksi yönde gittiğinden, gidiş hızı aradaki mesafenin daha da açılmasına neden olur.” (s. 3)
İnsanlar özellikle gençken kendilerine gelecek için bir rol model seçer veya aileleri ona bir rol model empoze etmeye çalışır. “Şu arkadaşına bak senden çok daha çalışken sen ise tembellik yapıyorsun, gelecekte o başarılı olurken sen gerilerde kalacaksın, daha çok çalış.” gibi sözler genellikle çocukları ve gençleri motive etmek yerine, arkadaşlarına düşmanca duygularla bakmalarına sebep olur. Onların başarıları kendi mutsuzluklarının artmasına sebep olur. Hemen herkesin bir şeyi anlama ve onu yorumlama anlayışı farklıdır. Bazı çocuklar iyi birer dinleyici olup fazlaca çalışmadan kendilerine anlatılanları anlayıp, onları yorumlayabilirken, bazı çocuklar veya ergen kişiler anlatılanları anlamakta zorluk çekip başarılı bir öğrenci olamazlar, ama çoğunlukla hayat daha öğretici olur ve bazı durumlarda suçlanan çocukların daha başarılı olmasına yol açar. Bazen genç yaşlardaki bu baskı onların farklı yollara sapmasına yol açabilir. Bir çocuktan istenen ve arzulanan nedir? Başarılı ama mutsuz bir hayat mı? Çok başarılı olmasa da mutlu bir hayat mı? Yaşadığım süre içinde çevresi tarafından başarılı bulunmayan ama kendi ile barışık ve mutlu bir yaşam süren çok insan tanıdım. Önemli olan nedir? Mutluluk değil mi? Yaşamını mutlu bir şekilde geçiren bir insandan daha fazla imrenilecek ne vardır ki?
“Önden giden kalabalığın izinden gitmemiz ve herkesin gittiği yere değil de gidilmesi gereken yere gitmemiz gerçeğinden daha önemli değildir. Bununla birlikte hiçbir şey bizi, toplumda büyük bir uzlaşıyla benimsenmiş şeylerin en iyi şeyler olduğunu düşünerek yaygın bir kanaate teslim olmak, önümüzde birçok örneğin olmasına rağmen akla göre değil, başkalarına benzemek için yaşamak kadar büyük bir kötülüğe sevk etmez… Zira sadece örneklere ayak uydurmak zarar verir, içimizden biri düşünmekten ziyade inanmayı tercih ettiğinden artık yaşamla ilgili düşünemez hâle gelir; her daim bir hataya inanılır, o hata dönüp durur ve elden ele geçerek yıkılmamıza neden olur. Başkalarının örnekleri yüzünden ölürüz; sağlıklı olacağız, yeter ki kendimizi kalabalıktan kurtaralım.” (s. 4)
Aradan geçen yaklaşık iki bin yıla karşın sanki bu sözler günümüz yaşayanları için söylenmiş gibi, anlaşılan insanların mutlu olmak isteklerine rağmen büyük bir mutsuzluk yaşadıkları değişmeyen bir gerçek. Çünkü her çağ için kalabalığın istediği hemen hiç çalışmadan ve gayret sarf etmeden zengin bir yaşantı sürmek. Bu mümkün mü? Bence insanın hayatını bir başkasına muhtaç olmadan sürdürmesi kadar mutluluk veren başka hiçbir şey yoktur. Kimsenin esiri olmadan, özgürce hayatı sürdürmek en büyük mutluluktur. Ancak bu özgürlüğün sınırlarını kişisel olarak iyi belirlemek gerekiyor, bir bilgenin dile getirdiği gibi “Söylediklerimizi dinleyen kulağa da” dikkat etmek gerekir.
“İnsani durumlar, çoğunluğun daha iyi şeyleri tercih edeceği kadar iyi işlemiyor, en kötü tercihin kanıtı kalabalığın kendisidir. Dolayısıyla en çok ne yapıldığını değil, yapılması gereken en iyi şeyin ne olduğunu, hakikatin en kötü yorumcusu olan avamın neyi onayladığını değil, ebedi mutluluğa nasıl erişebileceğimizi araştırılalım.” (s. 5)
Bir toplumda avamın çoğalması mutluluğun azalmasına yol açar. Çünkü kalabalığın istek ve beklentileri ne olursa olsun bireyseldir. Ben, hep ben anlayışı her şeyi darmadağın edip, yozlaşmaya neden olmaktadır. Kalabalığın içinde sürüklenmek yerine, erken yaşlarda ne yapacağımıza, nasıl bir hayat sürmek istediğimize karar verip kendimize farklı bir yol seçmemiz gerekir. Bu nedenle küçük yaşta iyi bir ahlak anlayışına sahip olmak, bu değeri ön plana çıkaran eğitim almak gerekir...
Seneca, (Latince Aslından Çev. C. Cengiz Çevik), Mutlu Yaşam Üzerine-Yaşamın Kısalığı Üzerine, İstanbul, 2022.