Türkiye’nin İlk Ulusal Bayramı...
AnasayfaMedyaKöşe Yazıları

Türkiye’nin İlk Ulusal Bayramı...

KAYDIRIN

< Geri dönün

TÜRKİYE’NİN İLK ULUSAL BAYRAMI 

Milliyet Gazetesi, 23 Nisan 2023, s. 12.

“Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan.

Bugün, Atatürk’ten bir armağan, yoksa tutsak olurduk biz inan.”

23 Nisan, 1921 yılında çıkarılan “23 Nisan’ın Milli Bayram Addine Dair Kanun” ile, Türkiye’nin ilk ulusal bayramı olarak kabul edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin uygulamakla yükümlü olduğu bu kanunda ne ulusal egemenlikten ne de çocuklardan söz edilmektedir. 1 Kasım 1922 günü saltanatın kaldırılmasıyla birlikte “Hâkimiyet-i Milliye Bayramı / Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kabul edilmiştir. Daha sonraki yıllarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış tarihi olan 23 Nisan, “23 Nisan Millî Bayramı” olarak kutlanmaya başlanmış ve 1 Kasım’ın giderek unutulmasına neden olmuştur. 1935 yılında bayramlar ve tatil günleri ile ilgili kanun değiştirilmiş ve “Millî Hâkimiyet Bayramı” olarak kutlanmaya başlanmıştır.

Çocuk Sarayı

23 Nisan 1927 günü ilk kez çocuklar da bu bayram kutlamalarına dahil edilmiş ve Atatürk otomobillerinden birini çocuklara tahsis etmiştir. 1927 yılında Ankara’daki binalardan birine “Çocuk Sarayı” ismi verilmiş ve burada düzenlenen baloya Başbakan İsmet İnönü’nün çocukları da katılmıştır. 1927 yılında ilk kez çocukların da katılımı ile kutlanan bu bayram sonrası, artan ilgi nedeniyle 23-29 Nisan haftası “Çocuk Haftası” olarak kutlanmaya başlamıştır. 1970’li yıllara kadar çocuklar tarafından büyük bir coşku ile kutlanan 23 Nisan Bayramının, 1975 yılından itibaren daha da popüler hâle getirilmesi amacıyla Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu da bayram kutlamalarına katılmıştır. Dünyanın çeşitli ülke çocuklarının katılımı sağlanan bu organizasyon kısa süre içinde tüm ülkelerin ilgisini çekmiş ve tüm dünya çocuklarının bayramı olarak ünlenmiştir.

Finlandiya anısı

1983 yılında Finlandiya’da toplanan ICOMOS Vernaküler Mimari Konferansı’na katılmak için Helsinki’ye gitmiştim. Dönemin Finlandiya Kültür Bakanı, bir akşam Helsinki’nin otuz kilometre uzağındaki yazlık evinde tüm komite üyelerine yemek verdi. Haziran ayı olduğu için güneş nerede ise gece yarısından sonra batıyor, kısa bir alacakaranlıktan sonra yeniden doğuyordu. Yemek sonrası kalabalık bir grup çocuk bahçenin bir köşesinde toplanarak şarkı söylemeye başladı. Fince söylenen şarkılar çok hoştu, birdenbire “Bugün 23 Nisan, hep neşeyle doluyor insan” sözlerini duyduk. Kırık bir Türkçe ile söylenen bu sözler herkesin ilgisini çekti. Yanımızda bulunan Yunanistan temsilcisi dostum Prof. Nikolaos Moutsopoulos, “Neler oluyor?” dedi. Herkeste bir ilgi, sardı mı bizi bir merak! Bakana yaklaştık ve “Bu şarkı nereden çıktı?” diye sorduk, gülerek “Sizin için” dedi. “Bu çocuklar ilk defa bu yıl Ankara’da kutlanan çocuk bayramına katıldılar, çok mutlu oldular ve orada öğrendikleri bu şarkıyı sizin için okudular, çünkü tüm dünyada ilk defa Türkler çocuklar için bir bayram ilan edip, yıllardır bunu kutluyorlarmış”…

Çok duygulandık, Atatürk’ün, çocukları da dahil ettiği bir bayramın bu kadar etkili olacağını, benzer şekilde dünyanın çeşitli ülkelerinden bu bayrama katılan çocukların yaşamları boyunca bu etkinliği unutmayacağını ve bir Türk dostu olarak varlıklarını sürdüreceklerini anladık. Bazı insanların yalnızca yaşadıkları dönem değil, çok daha sonraları da yaptıkları ile anılmasının ne kadar önemli olduğunun bir kez daha farkına vardım.

1978 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nın izniyle meclisteki törenlere çocukların katılımı sağlanır. İlk önce Ankara ilkokullarından gelen çocukların katıldığı bu törene, zaman içinde tüm ülkeden gelen çocukların da katılımı sağlanır ve 1980 yılında bir “Çocuk Parlamentosu” oluşturulur. 1979 yılının UNESCO tarafından “Dünya Çocuk Yılı” olarak ilan edilmesi üzerine aynı yıl TRT tarafından geniş bir program hazırlanır ve bu bayram “23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği” olarak dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen çocukların katılımı ile kutlanmaya başlanır.

Çocuk Bayramı

23 Nisan Bayramının son şeklini alışı ise 1981 yılında gerçekleşir. Millî Güvenlik Konseyi’nin bayramlar ve tatiller ile ilgili kanunda yaptığı değişiklikle o güne kadar kanunen adı konmamış bir şekilde kutlanan bu bayramın bundan böyle “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” adı ile kutlanması kanunlaşır.

Çocukluk anılarım

1950’li yılların ilk yarısında evimizin hemen yanında olan Kuzguncuk İlkokulu’nun bahçesinde bu bayramı neşe ve heyecanla kutladığımızı hatırlıyorum. Mart ayının ortalarından itibaren bize çocuklar için yazılmış şiirler ve şarkılar öğretilirdi. Bizim sınıfı kim temsil edecek diye aramızda küçükten bir rekabet oluşurdu. Öğretmenimizin şiir okumak için kimi, şarkı söyleyen koroya kimi seçeceği konusu aramızda konuşulur, kimin daha iyi olduğu tartışılırdı. Bazılarımız öğretmene şirin gözükmeye çalışır, bazılarımız ise gerek şiir gerekse şarkı işinden uzak dururdu. Üzerinden çok uzun bir zaman geçmesine rağmen zaman zaman rüyalarımda o günlere dair anılar görmekteyim. Bir grup çocuk en güzel elbiselerini giymiş şiir okumak için sıralanmış, bir grup çocuk ise bir köşede kısa süre sonra okuyacakları şarkıların provalarını yapıyorlar. Çocukların bu heyecanlı koşuşturmalarını, dizilen sıra ve sandalyelere oturmuş anne ve babaları büyük bir mutlulukla seyrediyorlar. Daha sonra halk oyunları oynanırdı, davul zurna eşliğinde oynanan bu oyunlar için daha ders yılının başından itibaren cumartesi günleri öğleden sonra gelen bazı abla ve abiler bizlere hocalık yapardı.

1920’li yıllarda çok uzun süren bir harp döneminden çıkmış, cepheden cepheye koşmuş bir ulus, onu yok oluştan kurtaran bir grup insan ve gerçek bir dünya vizyonu olan lider. Çocuğun esamesinin okunmadığı bir dünyada çocuklar, ülkenin geleceğini oluşturacak insanlar için bir bayram oluşturması. Çocuklara daha küçük yaştan ülke genelinde söz sahibi olacaklarını hatırlatması, onların başarılı birer insan olması için yol gösteren bir lider. Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider acaba kaç millete nasip olmuştur? Onun aziz hatırasının yıllardır bize yol göstermesinin altındaki ileri görüşü ve iradeyi hiçbir zaman unutmamamız ve unutturmamamız gerekir.

“Arkadaşlar, sevinelim,
Hep gülelim, eğlenelim;

Sıkılmasın hiç canımız,
Çünkü bugün bayramımız…

Oyun, alay, dernek düğün,
Hepsi bizim işte bugün…”

Tüm çocukların ve hayat boyu çocuk kalanların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun…

Yenilem Proje Danışmanlık Ticaret A.Ş. © 2024. Her Hakkı Saklıdır. Site: İkipixel

TAKİP EDİN