Vergi Üzerine...
AnasayfaMedyaKöşe Yazıları

Vergi Üzerine...

KAYDIRIN

< Geri dönün

Vergi Üzerine

VERGİ ÜZERİNE

Milliyet Gazetesi, 20 Temmuz 2024, s. 2.

Son günlerde muhalif, muvafık hemen her konuda geçim sıkıntısı çeken insanımızı biraz olsun rahatlatmak ve devletin gelirlerini artırmak amacıyla yeni vergiler konulması gündeme gelmekte. “Vergi” sözcüğü sözlüklerde; “Kamu giderlerini karşılamak üzere yasalara uygun olarak halktan toplanan para” olarak belirtilmekte.

Vergi veya devletin gelirleri açısından ülkemizdeki sorun tahakkuk eden ile tahsil edilen gelirler arasındaki büyük farktır. Devlet ve Yerel Yönetimler kanunlarda belirlenen gelirlerini tahsil etmekte zorlanmaktadırlar. Çoğunlukla istenen vatandaşın beyan ettiği gelir veya işlem üzerinden tahakkuk eden verginin devlete eksiksiz ödenmesidir ki bunda da yeteri kadar başarı sağlanamamaktadır.

Tahakkuk eden vergi tahsilatı

Biraz merak ettim ve araştırdım. T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde “2023 yılı Genel Bütçe Gelirlerinin İller itibariyle Tahakkuk ve Tahsilatı” isimli bölümde belirtilen sayılar beni hayrete düşürdü. 2023 yılı aralık ayı dökümünde İstanbul’da tahakkuk eden verginin yüzde 81’i, tahakkuk eden KDV’nin yüzde 65.4’ü tahsil edilebilmiş. Bu oran Ankara’da yüzde 46.9 ile yüzde 69.2, İzmir’de yüzde 76.4 ile yüzde 60.2, Diyarbakır’da ise yüzde 55.9 ile yüzde 55.6 olarak yayınlanmış. Bu tablodan anlaşılan o ki ülkemizde genel olarak tahakkuk eden vergi gelirleriyle tahsil edilen vergi gelirleri arasında yüzde 35 fark var. Yani toplanması gereken verginin yüzde 35’i devlete ödenmiyor. Bu konuda bir çalışma yapıp devletin alacağını tahsil etmesi yerine yeni vergiler oluşturmasının anlamı ne?

Beyan edilmeyen kira gelirleri

Geçen günlerde, doğruluğundan tam da emin olamadığım bir konuşmaya şahit oldum. Ülkemizde kira geliri elde eden bir milyona yakın kişi, aldığı kirayı beyan etmemekte ve vergi ödemekten kaçınmaktadır. Mükellef başına yıllık 20 bin lira vergi ortalaması ile bir milyon mükellefin ödeyeceği vergi tutarı yaklaşık 20 milyar lira bir başka deyişle 606 milyon dolardır. Tek bir kalemde kanunen mükellef olmasına rağmen takip edilmeyen vergi ziyaı. Acaba şimdilerde ihdas edilmesi düşünülen vergilerden kaçı bu büyüklüktedir?

Tahsil edilemeyen Katma Değer Vergisi

Dikkatimi çeken bir diğer nokta ise Katma Değer Vergisi (KDV) tahakkuku ile tahsilatı arasındaki ortama yüzde 35 farktır. KDV bir anlamda bize emanet edilmiş, bir ay sonra devlete ödenmesi gereken bir paradır. Nasıl olur da bize emanet olan devlete ait bir parayı ödememek düşünülebilir? Genel bir tespite göre vergi gelirlerinin 1/3’ü yani 2023 rakamlarına göre 1.500.000.000.000 lira KDV olarak devlete intikal eden rakamdır. Bu rakamın 1/3’ü olan beş yüz milyarın ise tahsil edilemeyen KDV olduğu görülmektedir. Konunun uzmanları ülkemizde vergi kaybı oranının yüzde 30 ile yüzde 40 arasında olduğunu söylemektedirler. Ben vergi kaydı olmayan ancak ticaret yapan insanların bu oranının dışında tutulduğunu, vergi kaybı oranın en az yüzde 50 olduğunu düşünmekteyim.

Bu gerçekleri görmeden vergilerini düzenli ödeyen insanlardan yeni ödeme talep etmenin adil bir devlet düzeniyle hiç de bağdaşmadığını söylemek isterim. Demokrasi her oy sahibinin devletten bitmez tükenmez mali destek talep etmesi değildir. Demokrasinin yaşaması ve yerleşmesi için ülkenin her ferdinin devlete karşı görevlerini yerine getirmesi olduğunun da unutulmaması gerekir.

Varlık Vergisi

Son günlerde çoğu muhalefete mensup medya organlarında “Servet veya Zenginlik Vergisi” adı ile yeni bir vergi getirilmesi gerektiğinden söz edildiğini görüyorum. Bir dönem ülkemizde uygulamaya sokulan böylesi bir verginin (12 Kasım 1942 günü yürürlüğe giren Varlık Vergisi) dönemin iktidarını oluşturan partinin seksen yıldır tek başına iktidar olmamasının ana sebeplerinden biri olduğunu hatırlatmak isterim.

Varlık Vergisi döneminin İstanbul defterdarı olan Faik Ökte, 1952 yılında yayımladığı “Varlık Vergisi Faciası” isimli kitabında; “Varlık Vergisini doğuran sebepler arasında ırkçılık önemli bir rol oynar. Alman mektebinden su içen bu çelimsiz nebat o devirde her memlekette çiçek açmış ve meyve vermiştir.” demektedir. Bu tür yayınlara devam edildiği takdirde “Varlık Vergisi” geliyor paniğiyle ekonomiye beklenmedik ve hesaplanması mümkün olmayan bir darbe indirilir.

Yatırımlar duruyor, sermaye yurt dışına kaçıyor, üretim azalıyor, işçiler işten çıkartılıyor gibi dedikodularla büyük bir ekonomik kriz yaratılır. Dünyanın içine düştüğü gerek ekonomik gerekse siyasi karmaşa nedeniyle böylesi bir kriz ülkemizin varlığını tehdit eden bir olaylar dizisine dönüşebilir. Bazı kişilerin mevcut iktidara karşı olan olumsuz düşünceleri sonucu oluşturulmaya çalışılan bu düşüncenin hiçbirimize faydası olmadığı gibi, hemen hepimize telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğini de unutmamamız gerekir.

Basit çözümler

Bir mimar olarak projelendirdiğim yapıların her zaman basit çözümler içermesine dikkat etmişimdir. Mimarlık bir anlamda bağlama ve birleştirme tekniklerinin başarı ile uygulanmasıdır. Bir yapı ne kadar karmaşıksa, yapımının yanı sıra, bakım ve onarımı da o kadar problem yaratır ve yüksek maliyetlere neden olur. Aynı düşünceyi yaşamımın her aşamasında uygulamaya çalışırım, yaptığım her işi ne kadar basit çözümlerle sonuca ulaştırabilirsem o kadar başarılı olduğumu gördüm. Vergi konusunda da aynı düşünceleri taşıyorum. Ulaşabildiğim kaynaklara göre ülkemizde 200’ü aşkın vergi türü bulunmakta. Hiçbir bürokrasi dolayısıyla siyaset bu kadar karmaşık bir vergi sistemiyle başarılı olamaz.

Özel Tüketim Vergisi

25.10.1984 günü kabul edilen ve 1 Ocak 1985 günü yürürlüğe giren 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun tartışmaları sırasında zaman içinde bu kanunun tek vergi kanunu olacağı, vergi türlerine ihtiyaç duyulmayacağının konuşulduğuna şahit olmuştum. Ancak zaman içinde bırakın vergi türlerindeki azalmayı, sayılarının daha da arttığını gördük. 1 Ağustos 2002 günü yürürlüğe giren bir yasa ile Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ihdas edildi. Bir sistemin başarılı şekilde işlemesine mâni olmak istiyorsanız onu karmaşık hale getirin, artık kimse işin içinden çıkamaz olur. Ülkemizdeki vergi sistemi de karmaşık hale getirildikçe içinden çıkılmaz, tahakkuk edilene karşın tahsil edilme oranı düşük bir tablo ile karşı karşıya kalmaktayız. Bunca yıldır vergi tür ve oranlarını artırmanın bir çözüm getirmediğini görmemize rağmen bürokrasinin bu konuda ısrarcı olmasının nedenlerini anlamış değilim. Az sayıda fakat tahakkuk ile tahsil oranları arasında böyle büyük farklar olmayan bir vergi düzeninin ülkemiz açısından çok daha doğru bir çözüm olacağını düşünüyorum.

Artık bütün dünyada geçerli olan tüketim üzerinden alınan vergidir. Temel ihtiyaç maddeleri (temel gıda maddeleri, sağlık, eğitim, giyim ve benzerleri) hariç KDV oranları gözden geçirilmeli ve KDV mükellefleri tüm ülke çapında yaygın olarak kontrol edilebilmeli, KDV tahsilatının tam olarak yapılması için gereken düzenlemeler yürürlüğe konulmalıdır. Bunun için yeni bir kanuna gerek yoktur, vergi mükellefi sayısının arttırılması ve vergi tahsilatının hiçbir şekilde savsaklanmamasının ülkemiz için en gerekli düzenleme olduğuna inanmaktayım.

Tahakkuk eden verginin devletten kaçırılması

Mali konularda derin bilgi sahibi her ne kadar fiilen hocam olmasa da hoca olarak bilgisinden çok faydalandığım rahmetli Prof. Dr. Memduh Yaşa bir sohbet sırasında Amerika Birleşik Devletleri’nin vergi toplama yöntemlerinden bahsetmişti. Memduh hoca, Amerika’da bazı dönemler yüz dolardan yüz elli dolar, ama genel olarak yüz yirmi dolar vergi toplandığını anlatmıştı. Nasıl oluyor diye sordum, yüz dolardan yüz yirmi veya yüz elli dolar vergi? Bana KDV’nin önemini anlatmıştı yüz doların her harcanmasında %15 KDV alınmakta, eğer yüz dolar yılda sekiz kez alıcı ile satıcı arasında dolaşırsa, yüz yirmi dolar, on kez dolaşırsa yüz elli dolar vergi tahakkuk etmektedir. Tahakkuk eden verginin devletten kaçırılması ise bırakın mümkün olmayı düşünülmesi bile suç teşkil etmektedir. Bilmem bilir misiniz ünlü Mafya lideri Al Capone (1899-1947) 1920 ile 1931 yılları arasındaki faaliyetleri nedeniyle suç unsuru bulunamadığı için tutuklanamaz. 1929 yılında ruhsatsız silah taşıdığı için sekiz ay hapse mahkûm edilir. Hapisten çıkınca aynı faaliyetlere devam eder. Bu kez vergi kaçırmaktan yargılanır ve 1931 yılında on bir yıl süre ile hapis cezası çeker. Ek olarak, mal varlığıyla orantılı bir para cezası öder.

Önemli olan yeni vergiler ihdas ederek var olan karmaşayı arttırmak değil, var olan vergileri, özellikle de KDV’yi tam olarak tahsil etmek ve vergi ziyanına son vermektir. Zekice yapılan düzenlemeler daha zeki insanlar tarafından delinir, önemli olan akılla oluşturulan çözümler ve yapılan uygulamalardır.

Halkla hükûmet arasındaki uzaklık ne kadar artarsa, vergiler de o ölçüde ağırlaşır. Bundan ötürü halk, demokrasilerde en hafif vergi yükü altındadır, aristokraside daha ağır, monarşideyse en ağır yükü taşır.

Jean-Jacques Rousseau, (Çev. Vedat Günyol), Toplum Sözleşmesi, İstanbul, 2006.

Vergi Üzerine
Vergi Üzerine
Vergi Üzerine
Vergi Üzerine
Vergi Üzerine
Vergi Üzerine

Yenilem Proje Danışmanlık Ticaret A.Ş. © 2024. Her Hakkı Saklıdır. Site: İkipixel

TAKİP EDİN