Bostancıbaşı Defterlerinde XIX. Yüzyılın Başında Kuzguncuk Sahili...
AnasayfaMedyaYayımlar ve Bildiriler

Bostancıbaşı Defterlerinde XIX. Yüzyılın Başında Kuzguncuk Sahili...

KAYDIRIN

< Geri dönün

BOSTANCIBAŞI DEFTERLERİNDE XIX. YÜZYILIN BAŞINDA KUZGUNCUK SAHİLİ

İzzet Gündağ Kayaoğlu Hatıra Kitabı-Makaleler, İstanbul, 2006, s. 169-203.


Reşad Ekrem Koçu 1958 yılında yayımladığı makalesinde "… Neşrettiğim metin çıplaktır. Belki göremediklerim de vardır, nâciz şahsım için söylüyorum, bence ma’lûm olan dört Bostancıbaşı Defteri’nin bir cilt içinde toplanarak ve her maddesi tarih kaynaklarımızdan imkân elverdiği kadar derlenecek notlarla bir taraftan gidilebildiği kadar mâziye dönmek, bir taraftan da zamanımıza bağlamak suretiyle neşredilmelidir ve ayrıca eserin sonuna eşhâs (kişiler) için alfabetik ve biyografik bir endeks ilâve edilmelidir. Bu iş de, bir müdekkik ömrü doldurabilecek kadar ağırdır ..." demektedir [Koçu 1958, 46].

Uzunca bir süre, R. Ekrem Koçu’nun bir nevi vasiyetini yerine getirmek için çalışmayı düşündük. Bir vesile ile de 1801-1802 tarihleri arasını kapsayan bir bostancıbaşı defterine sahip olduk. Tamamını çıplak olarak yayımlamak için çalışırken, hem sevgili Gündağ’ı yâdetmek hem de bir başlangıç olur düşüncesiyle, ikimizin de çok şey borçlu olduğumuz Kuzguncuk için üç defteri içeren bir denemeyi gerçekleştirdik. Dileriz, gelecekte bu çalışma bilinen bütün defterleri kapsayan geniş bir araştırmanın ilk adımı olur.

Bostancıbaşılar tarafından düzenlenen ve Topkapı Sarayı sahilindeki Yalı Köşkü’nden başlayarak, Eyüp’ten Bahâriye Kasrı Hümâyunu’na, bu yapının hemen karşı kıyısındaki Karaağaç Kasrı Hümâyunu’ndan Rumelikavağı’na, Boğaz’ın Anadolu sahilinde Anadolukavağı’ndan, bazı defterlerde Haydarpaşa’ya, bazılarında ise Fenerbahçe’ye kadar kıyı boyundaki yapıları, iskeleleri, bahçeleri vb. adları, oturanların isim ve unvanlarıyla tesbit eden bostancıbaşı defterleri, 1700’lerin son yıllarıyla 1880’li yılların ilk çeyreğindeki İstanbul’un tarihî topografyası için vazgeçilmez belgelerdir.

Biri eksik, bilinen yedi defterin beşi kütüphanelerimizde, ikisi ise özel kitaplıktadır [Özcan 1989, 35]. İkisi yayımlanmış, biri ise kitaplığımda bulunan üç defterin karşılıklı olarak değerlendirilmesiyle oluşturulan bu denemede, Koçu’nun örneklemesini temel aldık. Kıyı yapılarının zaman içindeki oluşumunu günümüze taşımak amacıyla, Sedad Hakkı Eldem’in çoğunlukla 1900-1950 yıllarını kapsayan tesbitlerini bu çalışmaya ekledik. Ayrıca 1950’li yıllarda yapılan kadastro tesbitleri sonrası verilen parsel numaralarını esas alarak, Ağustos 2004 yılındaki durumu metne ilâve ettik. 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 11 Ağustos 1983 tarihinden itibaren, 22 Temmuz 1983 onay tarihli "Boğaziçi Nâzım Planı", plan notlarına göre ifraz ve tevhit yapılamadığı için 2004 tesbitleri, aynı zamanda 1983 yılında dondurulan durumu göstermektedir.

Boğaziçi ile ilgili ilk detaylı açıklamalara Gyllius’un İstanbul Boğazı isimli çalışmasında rastlarız. "...Oradan, kısa bir burnu geçtikten sonra, eskiden damı yaldızlı tuğlalarla örtülü bir kilise bulunduğu için Khrysokeramos (Kuzguncuk) adını taşıyan köy gelir. Bu köyden, 12 pes derinlikte toprak altına saklanmış eski temellere ait çok büyük dörtgen taşların kazılıp çıkarıldığını gördüm. Taşlar eskiden orada çok iyi donanmış bir kalenin varlığına ve Sophianai adı verilen sarayın ya da daha eski sarayların yapılış tarzına ilişkin bilgi verirler. Saray Mikhael Kilisesi’nden uzakta değildir ve Prokopios’un aşağıdaki sözleriyle anılır: ... Mikhael Kilisesi’nden uzak olmayan ve uzun bir zamanın geçmesiyle eskiyen Kutsal Theotokos Kilisesi’ni onardı. Kiliseyi araştırmak ve görkemini sözle anlatmak uzun sürer. Karadeniz’e gemiyle gidenlerin sağında, kıyıda, eski zamanlardan bu yana görülmeye değer imparatorluk sarayları vardı, İmparator Iustinianos onları tümüyle Tanrı’ya adadı…" [Gyllius 2000, 220; Prokopios 1994, 36] Görüldüğü gibi daha VI. yüzyılda, muhtemelen daha sonraları Kaya Sultan’ın da sarayının bulunduğu Paşalimanı bölgesinde, kıyıda imparatorluğa ait saraylar vardır [Evliya 2003, II, 429].

Evliya Çelebi Kuzguncuk’tan çok kısa olarak bahseder, "... Fâtih devrinde Kuzgun Baba oturduğu için ismine Kuzguncuk derler..." açıklamasını yaparak, "... Üsküdar mevleviyetine bağlı subaşılıktır..." der [Evliya 2003, II, 429]. 1673-1684 arasında Eremya Çelebi, "... Daha ileriden Kuzguncuk Yahudi köyüne gelinir. Burada hepsi de denize nâzır evlerde oturan yahudiler, vadinin içinden geçmekte olan yoldan güneye doğru Üsküdar tepesine gider gelirler. Burada Rumlar da ikamet ederler. Onların da bir kiliseleri ile kezâ suyu tatlı bir ayazmaları ve iki büyük bostanları vardır. Daha ileride sahilde büyük konaklar bulunur..." diye söz eder [Eremya 1988, 47].

1794 yılında kaleme aldığı "Bizans Sayfiyeleri" isimli yazmada İnciciyan, Kuzguncuk’ta Rumlar, yahudiler ve az sayıda Ermeni oturduğunu belirterek, Aya Pande¬leimon Kilisesi’nin metropolitlik (Kadıköy) makamı olduğunu ve Ermeniler’in güzel dokuma yapan, renkli yazma işleyen iş yerlerinin bulunduğunu ilâve eder [İnciciyan 2000, 151-153].

Hüseyin Ayvansarâyî Hadîkatü’l-cevâmi‘ adlı eserinin İstavroz Camii bahsinde, "... Kuzguncuk nâm karyede ehl-i İslâm iskân etmediğinden mescid ve camii olmayup, karye-i mezkûre tâife-i yehûda münhasırdır..." sözleriyle Kuzguncuk’ta yalnızca yahudilerin yaşadığını belirtir [Ayvansarâyî 2001, 587].

"... XIX. yüzyıl başlarında Kuzguncuk sahilinde pek çok ev mevcut olup, bilhassa yahudi zenginleri
burada oturmaktadır. Kuzguncuk aynı zamanda yeni icat edilen nakışlı basmaların imal yeridir. Kayserili Serkis Kalfa tarafından bu köyde kurulmuş bir imalâthane vardır. Rengârenk çiçekli zarif basma, kurucusuna ithafen, “Serkis Kalfa basması” adıyla anılır. Hâlen Üsküdar’a taşınmış olan bu imalâthane, adı geçen kalfanın torunları ve diğer meslektaşları tarafında işletilmektedir..." [Hovhannesyan 1997, 64].

Bostancıbaşı defterlerini belirli, günümüze kadar varlığını değişmeden korumuş noktaları esas alarak değerlendirmeye çalıştık. Bu sebeple Kuzguncuk sahilini iki bölümde incelemenin doğru olacağını gördük. Zaten günümüzde de bu iki bölüm, tapuda iki ayrı mahalle olarak işlem görmektedir. Nakkaş Paşa denilen mahalden başlayarak Kuzguncuk İskelesi’ne kadar olan ve halen Kuzguncuk mahallesi olarak anılan bölümü birinci kısımda, Kuzguncuk İskelesi’nden Öküz Limanı’na, günümüzde Hacı Hesnâ Hatun mahallesi olarak belirtilen bölümü ikinci kısımda inceledik.

NAKKAŞ PAŞA DENİLEN YER / KUZGUNCUK İSKELESİ

I. Defter:

Temmuz 1800-Mayıs 1801. Kitaplığımızda bulunan defterin 48a varakında "Sâbık
Şeyhülislâm Âşir Efendi’nin bekâr odaları ve kayıkhânesi" kaydı var. Âşir Efendi (Reiszâde Âşir Mustafa Efendi), 18 Rebîülevvel 1213’te (30 Ağustos 1798) şeyhülislâm olur ve 18 Safer 1125’de (11 Temmuz 1800) azledilip, Bursa’ya gönderilir (Süreyyâ 1996, I, 329; Altunsu 1972, 165]. 11b varakında ise, "Bender Valisi Hasan Paşa halîlesi hanımın yalısı" kaydı görülüyor. Bender Valisi Kethüdâ-Cenaze Hasan Paşa hicrî 1215’te (25.05.1800-13.5.1801) vezirliği iade olunarak, Bender muhafızlığına iki ay sonra da Hotin muhafızlığına tayin edilir [Süreyyâ 1996, II, 636; Uzunçarşılı 1983, IV, 446; Emecen 1999, I, 544]. 47a varakında ise, "Beden üzerinde Büyük Rûznâmçe Ârif Efendi’nin yalısı" kaydı yer alıyor. Ulu lakabı ile tanınan Ârif Mehmed Efendi, Şevval 1214’te (Mart 1800) büyük rûznâmeci olup, 1215 sonunda (Mayıs 1801) rikâb ı hümâyun kethüdâsı olur [Süreyyâ 1996, I, 317]. Bu kısa araştırma bile defterin tarihini oldukça kısa bir aralığa indirgemektedir. Bu verileri dikkate alarak defterin 11 Temmuz 1800-Mayıs 1801 tarihleri arasında kaleme alındığını söyleyebiliriz.

1. Nakkaş Paşa nâm mahaldir [I] - 2. Köprülüzâdeler’in meşruta yalısı ve kayıkhânesi [II] - 3. Darphâne yazıcısı Artin zimmînin yalısı [III] - 4. Basmacı Serkisoğlu zimmînin yalısı [IV] - 5. Yanında Frenk dellâlı Yuda yahudinin yalısı [V] - 6. Sâbık ocak bezirgânı Çelebon yahudinin karısının yalısı [VI] - 7. Ocak bezirgânı damadı İlya yahudinin yalısı [VII] - 8. Ocak bezirgânı yazıcısı Baruh yahudinin yalısı [VIII] - 9. Bezirgân yazıcısı Yuda yahudinin yalısı [IX] - 10. Menahem bezirgân yahudinin yalısı [X] - 11. Şamanto damadı Sarraf Bohor yahudinin yalısı [XI] - 12. Yanında Gümrük - Kebîr mastariyecisi Yuda yahudinin yalısı [XII] - 13. Göncüoğlu Çelebon ya¬hudinin yalısı [XIII] - 14. Yanında Kuruçeşmeli Mişon yahudinin yalısı [XIV] - 15. Yanında Gümrük-i Kebîr’de Aron yahudinin yalısı [XV] - 16. Yanında Uzun Abram (Avram) yahudinin yalısı [XVI] - 17. Yanında Kuzguncuk İskelesi [XVII].

II. Defter: H. 1207 (1802-1803) yılı kayıtlarını kapsar [Rado 1972, 4].

1. Nakkaş Paşa denilen yer [I] - 2. Köprülüzâdeler’in meşruta yalısı ve kayıkhânesi [II] - 3. Darphâne yazıcısı Artin zimmînin yalısı [III] - 4. Yanında Basmacı Serkisoğlu zimmînin yalısı [IV] - 5. Yanında Efrenç dellâlı Yuda yahudinin yalısı [V] - 6. Sâbık ocak bezirgânı Çelebon yahudinin karısının yalısı [VI] - 7. Ocak bezirgânı damadı İlya yahudinin yalısı [VII] - 8. Yanında ocak bezirgânı yazıcısı Baruh yahudinin yalısı [VIII] - 9. Bezirgân yazıcısı Yuda yahudinin yalısı [IX] - 10. Yanında Menahem bezirgân yahudinin yalısı [X] - 11. Şamanto damadı Sarraf Bohor yahudinin yalısı [XI] - 12. Yanında Kebîr Gümrük mastarcısı Yuda yahudinin yalısı [XII] - 13. Göncüoğlu Çelebon yahudinin yalısı [XIII] - 14. Yanında Kuruçeşmeli Mişon yahudinin yalısı [XIV] - 15. Kebîr Gümrük’te Aron yahudinin yalısı [XV] - 16. Yanında Uzun Abram (Avram) yahudinin yalısı [XVI] - 17. Yanında Kuzguncuk İskelesi [XVII].

III. Defter: Yaklaşık H. 1229-1230 (1814-1815) yılları kayıtlarını kapsar [Koçu 1958, 44].

1. Nakkaş tâbir olunan mahaldir [I] - 2. Eğribozî Ahmed Paşazâde Molla Efendi’nin yalısı [II] - 3. Kuzguncuk sınırı nâm mahaldir [IIA] - 4. Kirkor karısının hânesi [III] - 5. Dülbendci Kiyark [Kirkor] hânesi [IV] - 6. Kaptanpaşa sarrafının yalısı [V] - 7. Şalcı Yako yahudinin hânesi [VI] - 8. Damadı Smayil yahudinin hânesi [VII] - 9. Ocak hizmetkârı yahudinin yalısı [VIII] - 10. Efrenç dellâlı Foge yahudinin hânesi [IX] - 11. Cevâhirci Baruh yahudinin hânesi [IXA] - 12. Deli Çelebon oğlu İsak yahudinin hânesi [X] - 13. Şamanto damadı Bohor yahudinin yalısı [XI] - 14. Gümrük mubassırı Yuda yahudinin hânesi [XII] - 15. Ocak bezirgânı karısının hânesi [XIII] - 16. Dul karının hânesi [XIV] - 17. Gümrükte Aron yahudinin hânesi [XV] - 18. Abram (Avram) yahudinin hânesi [XVI] - 19. Kuzguncuk İskelesi [XVII].

I
NAKKAŞ PAŞA NÂM MAHALDİR / NAKKAŞ PAŞA DENİLEN YER / NAKKAŞ TÂBİR OLUNAN MAHALDİR

Kuzguncuk ile Beylerbeyi’ni ayıran bu mevkii derin bir vadi olup, kıyı bölümü hariç, etrafı yüksek tepelerle çevrilidir [Haskan 2001, II, 593]. Vadinin Beylerbeyi tarafında yer alan ve Nakkaştepe denilen sırtın denize ulaştığı noktaya Nakkaş Burnu adı verilmiştir.

"Kuzguncuk’tan sonraki burun
‘Nakkaş Burnu’ adlandırılır.
Belki de Rumca ‘Nagalon’
sözcüğünden kalmadır."

[İnciciyan 2000, 153]

XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Boğaziçi köylerini anlatan İnciciyan, Nakkaş Burnu’nu böyle tarif eder. Bu dörtlükte belirttiği Nagalon sözcüğünü XVI. yüzyılın ortalarında Gyllius kullanmaktadır. "... Köy, batıda, hızlı bir akıntıyla kamçılanan ve halkın Nagalon dediği bir burunla çevrilidir..."  [Gyllius 2000, 221] Şiddetli anafor ve akıntıların oluştuğu bu burunda hâlen Üryânîzâde Mescidi bulunmaktadır [Eyice 1963, 81; Öz 1965, II, 67; Konyalı 1976, I, 305; Erdoğan 1994, 7, 342; Üryânîzâde Ahmed Esad Efendi, Osmanlı Devleti’nin 115. şeyhülislâmı olup, 4 Aralık 1878 ile 17 Ocak 1889 tarihleri arasında görev yapmıştır. Bkz. Altunsu 1972, 212 vd].

Her ne kadar günümüzde Kuzguncuk’ta Nakkaş vadisinin güneyinde, tepeye doğru tırmanan Babanakkaş isimli bir sokak bulunuyorsa da, Baba Nakkaş ismiyle Nakkaş Paşa mevkii’nin bir ilgisi yoktur [Haskan 2001, 593]. Fâtih Sultan Mehmed (1451-1481) döneminde yaşayan Nakkaş Ali devrin önemli sanatkârlarından biridir, Çatalca yöresinde yaşamıştır. Daha sonra Nakkaşzâdeler ismiyle anılan sülâlenin atası ve anılan bölgede Baba Nakkaş adıyla bilinen bir köyün kurucusu olmuştur [Haskan 2001, 592; Süreyyâ 1996, IV, 1226; Mehmed Râif 1996, 247].

Nakkaş mevkii ismiyse bu kıyıda yalısı olan Nakkaş Hasan Paşa’ya izâfeten verilmiştir [Haskan 2001, II, 592]. Hovhannesyan "... Bundan sonra, Nakkaş Burnu denilen yer gelir. Bu ad, Sultan III. Murad (1574-1595) ve onun oğlu Sultan III. Mehmed’le (1595-1603) çağdaş olan ve orada yalısı bulunan Nakkaş Hasan Paşa’ya ithafen verilmiştir..." demektedir [Hovhannesyan 1997, 64]. Daha önceleri Evliya Çelebi, Nakkaş Paşa Bahçesi’nden bahsederse de, kesin yerini belirlemekte güçlük çekilmektedir. "... Nakkaş Paşa Bahçesi’ni geçip Öküz Limanı ve Kaya Sultan Bağı’nı geçip..." [Evliya 2003, II, 429].

Nakkaş Hasan Paşa, Enderun'dan yetişmedir. H. 1005 (1596-1597)’de Büyük Mîrûhur, Eylül-Ekim 1602’de yeniçeri ağası, H. 1013 (1604-1605)’de Rumeli beylerbeyi, 1606-1607’de sadâret kaymakamı, ertesi yıl kubbe veziri olmuş ve Sultan IV. Murad’ın saltanatının ilk yılında Ramazan 1032 / Temmuz 1623’de vefat etmiştir [Süreyyâ 1996, II, 643].

Zaten gerek birinci gerekse ikinci defterde bu mevkii için Nakkaş Paşa denilmektedir. Üçüncü defterde ise, Nakkaş adı ile yetinilmiştir. Günümüzde belki de sokağın adına izâfeten Baba Nakkaş adı yaygın olarak kullanılıyorsa da doğrusu Nakkaş Paşa olmalıdır.

II
KÖPRÜLÜZÂDELER’İN MEŞRUTA YALISI ve KAYIKHÂNESİ / EĞRİBOZÎ AHMED PAŞAZÂDE MOLLA EFENDİ’NİN YALISI

Bu alanda bulunan yapıya, Köprülüzâdeler’in Meşruta Yalısı denmektedir. Köprülüzâde sözcüğü, her ne kadar Köprülü ailesiyle mensubiyeti açıklıyorsa da, yapının Amcazâde Köprülü Hüseyin Paşa Vakfı ile bir ilgisi yoktur. Daha sonraki bazı kayıtlarda görüleceği gibi bu vakıf Köprülüzâde Hâfız Ahmed Paşa tarafından kurulmuş bir vakıftır. 689 ada, 7 parselde, 1800’lü yılların sonuna doğru yapılan iki katlı ahşap meşruta yalının günümüze ulaşmasına karşın [Eldem 1994, II, 232; Erdenen 1994, II, 247], kayıkhâneden herhangi bir iz kalmamıştır. 490.05 m² büyüklüğünde bulunan parselde, kayıkhâne için bir alanda bulunmamaktadır. Sözü geçen kayıkhâne muhtemelen Beylerbeyi yönündeki alanda bulunuyordu. Günümüzde parselin Beylerbeyi yönünde 1543.90 m² büyüklüğünde 689 ada, 6 parsel bulunmaktadır. Park olarak düzenlenmiş bu parselde, daha önce Nakkaş Baba Karakolu vardı [Haskan 2001, III, 1277]. Muhtemelen Sultan Abdülmecid döneminde yaptırılan bu tek katlı, kâgir yapı, hiç gereksiz yere 1988 yılında İstanbul Belediyesi tarafından yıktırılmıştır. Topçu ve piyade askerlerinin ikametine mahsus olan bu karakolda, bir batarya top bulunurdu. Bu toplar padişahın saltanata geçtiği günlerde ve bayramlarda kuru sıkı patlatılırdı [Mehmed Râif 1996, 247; Erdenen 1994, II, 247].

KÖPRÜLÜZÂDELER

Köprülü Mehmed Paşa’nın soyundan gelenler için kullanılan Köprülüzâdeler tabiri. Mehmed Paşa aslen Arnavutluk’un Berat sancağına bağlı Rudnik köyündendir (1575). Hanımı Ayşe Hatun, Amasya’ya bağlı Köprü (daha sonra Vezirköprü) kasabasından olduğu ve Mehmed Paşa görevden azledildiği dönemlerde bu kasabada oturduğu için kendisine Köprülü denmiştir. Osmanlı tarihinde Köprülüler olarak bilinen vezirler ailesinin kurucusudur. Çeşitli görevler sonrası 15 Eylül 1656 tarihinde sadrazam olan Mehmed Paşa, 13 Ekim 1661 tarihinde Edirne’de vefat etmiştir [Yaşaroğlu 1999, II, 160-162].

Köprülüzâdeler (Amcazâde Hüseyin Paşa) Vakfı, 12 Safer 1112 / 13 Ağustos 1700 tarihinde Köprülü Mehmed Paşa’nın küçük kardeşi Hasan Ağa’nın oğlu Hüseyin Paşa (?-İstanbul 1702) tarafından kurulur. Çeşitli görevlerden sonra Eylül 1697’de sadrazam olan Hüseyin Paşa, Eylül 1702’de bu görevden ayrılır ve kısa bir süre sonra vefat eder [Kavas 1999, I, 587].

KÖPRÜLÜZÂDE HÂFIZ AHMED PAŞAZÂDE

Köprülü Fâzıl Mustafa Paşa’nın büyük oğlu Köprülüzâde Nûman Paşa’nın [Kavas 1999, IV, 1265] oğlu olan Hâfız Ahmed Paşa, Ekim-Kasım 1730’da kapıcılar kethüdâsı olur. Çeşitli görevlerden sonra, H. 1182 (1768-1769) tarihinde Mısır Valiliğine getirilir ve kısa bir süre sonra Mısır’da vefat eder [Kavas 1999, I, 215].

EĞRIBOZÎ AHMED PAŞAZÂDE MOLLA EFENDİ

Eğribozi unvanıyla anılan Ahmed Paşazâde Hacı Veliyyyüddin Bey, Kel Ahmed Paşa’nın oğludur. Müderris, molla, Bursa kadısı ve son olarak da 1775’te Mekke kadısı olur. Temmuz 1785’de vefat eder. Sâdeddin Bey ve Hacı Sâdullah Mehmed Bey isimli iki oğlu vardır [Süreyyâ 1996, V, 1660].

Sâdeddin Bey, müderris ve molla olarak hizmet vermiştir; 1791/1792 tarihinde vefat eder [Süreyyâ 1996, V, 1414]. Sâdullah Mehmed Bey ise, Yenişehir mollası olup azledilmiş olarak 1807’de vefat eder. Defterde sözü geçen molla muhtemelen Sâdullah Mehmed Efendi’dir [Süreyyâ 1996, V, 1428].

2004 DURUMU

Günümüzde Köprülüzâdeler’in yalısının arsasında sekiz parsel oluşmuştur.

Abdullah Ağa mahallesi, 122 pafta, 689 ada, 6 parsel; 31.5.1951 tarihli kadastro tesbitine göre maliye hazinesi adına tescilli parsel daha sonra İstanbul Belediyesi’ne intikal eder. Tapu kütüğüne "Bahçeli Kâgir Ahır" olarak kayıtlı olan yapı, 1988 yılında (eski Nakkaş Baba Karakolu) yıkılarak arsası parka katılır [Erdenen 1994, II, 347]. 1543.90 m².

Abdullah Ağa mahallesi, 122 pafta, 689 ada, 7 parsel; 1951 tarihli kadastro tesbitine göre Köprülüzâde Ahmed Paşa Vakfı adına tescil edilen parselde, hâlen "Bahçeli Ahşap Sahilhâne" bulunmaktadır. Söz konusu yapı korunması gerekli kültür varlığı niteliğindedir [Eldem 1994, II, 232; Erdenen 1994, II, 347-348]. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 28 numara, ayrık nizam, 490.05 m².

Abdullah Ağa mahallesi, 122 pafta, 689 ada, 8 parsel; Köprülüzâde Hâfız Ahmed Paşa Vakfı’na icâreli. 1951 tarihli kadastro tesbitine göre, Hatice Faika Başar ile Mehmed Necati Başar adlarına tescil edilen parselde bulunan "Bahçeli Ahşap Sahilhâne" (Hamdi Başar Yalısı) 1958 yılında istimlâk edilerek yıkılır ve parsel yola katılır. Bugün parsel numarası yoktur [Eldem 1994, II, 224]. 300.04 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 1 parsel; Köprülüzâde Hâfız Ahmed Paşa Vakfı çıkışlı. 1951 tarihli kadastro tesbitine göre, Semih Tiryakioğlu adına tescil edilen parselde, "kâgir ev" bulunmaktadır. Daha önceleri Behçet Bey Yalısı’nın bulunduğu ve 1929 yılında çıkan bir yangın sonucu yok olduğu bilinmektedir. Parsel hâlen Melike İnce adına kayıtlı olup üzerinde üç katlı betonarme bir bina ile her iki yanında ikişer katlı kâgir müştemilât yapıları vardır. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 30 numara. Ana bina ayrık nizam, müştemilâtlar komşu parsellere bitişik nizam, 1101.32 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 2 parsel; Köprülüzâde Hâfız Ahmed Paşa Vakfı çıkışlı. 1951 tarihli kadastro tesbitine göre, İbrahim Rıfkıoğlu adına tescil edilen parselde, "bahçeli ahşap ev" bulunmaktadır. Hâlen Fatma Nedime Onur-Fatma İlhan Onur-Mehmed Semih Onur ve Fatma Füsun Onur adlarına kayıtlı olan parseldeki üç katlı ahşap yapı korunması gerekli kültür varlığı niteliğindedir [Erdenen 1994, II, 349]. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 32-32A numara. Bitişik nizam, 186.50 m² (1951 tesbitinde 214.00 m² olan parselin 27.50 m²’si istimlâk edilerek, yola katılmış).

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 3 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1951 kadastro tesbitinde Emine Saadet Erçin adına tescil edilen parsel "boş arsa"dır. Hâlen Yusuf Can Erçin adına kayıtlıdır. 181.50 m² (1951 tesbitinde 205.31 m² olan parselin 24.31 m²’si istimlâk edilerek yola katılmış).

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 4 parsel; Köprülüzâde Hâfız Ahmed Paşa Vakfı çıkışlı. 1951 kadastro tesbitinde Fatma Necmiye Kızıllan adına tescil edilen parselde "kömürlüğü olan kâgir apartman" bulunmaktadır. Hâlen üç katlı olan kâgir apartman, bir dönem bahçe giriş kapısının her iki yanındaki babaların üstünde bulunan mermer arslan heykelleri nedeniyle semt sakinlerince "Arslanlı Yalı" olarak bilinmektedir. Osman Fevzi Genceli ve Dürriye Temizyürek adına kayıtlıdır.

Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 36 numara. Bitişik nizam, 201.03 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 5 parsel; Tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 tesbitinde Sara Ayşe Okçu-Leyla Celile Andaç adına tescil edilen parselde "kâgir ev" bulunmaktadır. Hâlen biri bodrum kat olmak üzere üç katlıdır. Renan Genim-Fatma Baştımar-Ömer Turan adına kayıtlıdır. Kuzgun¬cuk Çarşısı caddesi: 38-38A numara, bitişik nizam, 205.72 m².

IIA
KUZGUNCUK SINIRI NÂM MAHALDİR

Birinci ve ikinci defterde rastlamadığımız bu ayırım, üçüncü defterde görülür. Günümüzde bu ayırım aynen devam etmektedir. 1958 yılında istimlâk edilerek denize açılan bir yol haline getirilen eski 689 ada, 8 parselden sonra arada herhangi bir yol veya ada ayrımı yapacak bir açıklık bulunmamasına rağmen, Abdullah Ağa mahallesi son bulur ve Kuzguncuk Mahallesi başlar.

2004 DURUMU

Bugün Kuzguncuk mahallesi yolu denize bağlayan boş bir alandan sonra (eski 689 ada, 8 parsel), 578 ada 1 parsel sınırından başlamaktadır.

III
DARPHÂNE YAZICISI ARTİN ZİMMÎNİN YALISI / KİRKOR KARISININ HÂNESİ

Darphânede çalıştığı belirtilen bir Ermeni hıristiyana ait olan bu yalının, iskeleye doğru olan yalılara nazaran daha büyük bir parseli kapsamakta olduğunu sanıyoruz. Adı geçen Artin hakkında bir kayda rastlamamamıza karşın, 1950 yılı kadastro tesbitleri sonrası oluşturulan tapu defterinde günümüz Kuzguncuk, 578 ada, 5-6-7 ve 8 parselleri içeren bu alandaki 8-12 parsellerin Maryakop Manastırı Vakfı’na icâreli olduğunu görürüz. İstanbul’da Maryakop Manastırı isimli bir manastır yoktur. Buna karşın Mardin’de Deyrüzzafaran Manastırı’na 1.5 km. mesafede bir Mâr Yâkub Manastırı bulunmaktadır. Süryânî Manastırı olan bu yapıya, Ermeni hıristiyan bir kimsenin bağışta bulunması şüpheyle karşılansa da, Katolik Ermeniler’in [Katolik Ermeniler için Bkz. Feigl 2003, 53-77] bazı dönemlerde özellikle Katolik Süryânî manastırlarına bu tür bağışlar yaptığı bilinir.

Üçüncü defterde bu yalının Kirkor’un karısına ait olduğu belirtilmiştir. Anlaşılan aradan geçen on beş yıla yakın süre içinde yapı satılmış ve Kirkor ailesinin mülkiyetine geçmiştir. Bir sonraki yalı da Dülbendci Kirkor’a aittir.

MARYAKOP-MÂR YÂKUB MANASTIRI (ARUR / SEYDE MANASTIRI)

II. yüzyılda yapıldığı belirtilen ve daha önceleri Arur Manastırı olarak anılan bu manastır, XVIII. yüzyıldan itibaren Suruçlu Profesör Mâr Yâkub’a izâfeten Mâr Yâkub Manastırı adıyla anılmaktadır [Anonim 1967, 130; Dolapönü 1972, 157].

2004 DURUMU

Günümüzde Artin zimmînin yalısının yerinde muhtemelen üç parsel bulunmaktadır. Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 37 (eski 6) parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 tesbitinde Bağdasar kızı Zaruhi Fermanyan ile Yervant kızı Anna “nani” Fermanyan adına tescil edilen parsel "arsa" olarak görülmektedir. 1954 yılında istimlâk edilerek yola katılan parsel, 1994 yılında tekrar parsel haline getirilir. Hâlen boş olan ve kayık çekek yeri olarak kullanılan parselin mâliki İstanbul Belediyesi’dir. 206.20 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, eski 7 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 tesbitinde Bağdasar kızı Zaruhi Fermanyan ile Yervant kızı Anna "nani" Fermanyan adına tescil edilen parsel "arsa" olarak görülmektedir. 1954 yılında istimlâk edilerek yola katılmış olup, parsel numarası yoktur, 164.32 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 38 (eski 8) parsel; Müstesna Maryakop Vakfı’ndan icâreli. 1950 tesbitinde Mihran kızı Armenohi-Vağinak-Maryam ile oğlu Mıgırdıç adına tescil edilen parsel "arsa" olarak görülmektedir. 1954 yılında istimlâk edilerek yola katılan parsel 11.8.1959 tarihinde tekrar parsel haline getirilir. Hâlen boş olan parselin 3/4 hissesine Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1/4 hissesine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı mâliktir, 338.06 m² .

IV
BASMACI SERKİSOĞLU (SARKİSOĞLU) ZİMMÎNİN YALISI DÜLBENDCİ KİYARK / (KİRKOR) HÂNESİ

Birinci ve ikinci defterde Basmacı Serkisoğlu’nun olduğu söylenen yalı, üçüncü defterde Dülbendci Kirkor Hânesi olarak belirtilmektedir. Muhtemelen 1802 veya 1803’ten sonraki bir tarihte yalı el değiştirmiş veya mülkiyet Serkis Usta’nın oğlu Kirkor’a intikal etmiştir. Nakkaş Paşa mevkii ile Kuzguncuk İskelesi arasında oturan gayri müslim nüfus içinde Ermeniler’e ait olan bu iki yalının, sahiplerinin Mâr Yâkub Manastırı ile ilişkileri dolayısıyla Katolik hıristiyan olmaları muhtemeldir.

Hovhannesyan, XIX. yüzyılın başında "... Yeni icad edilen nakışlı basmalara ait imalâthane, Kayserili Serkis Kalfa tarafından bu köyde (Kuzguncuk) kurulmuş olup, rengârenk çiçekli zarif basma, kurucusuna ithafen "Serkis Kalfa basması" adıyla anılmıştır. Hâlen Üsküdar’a nakledilmiş olan bu imalâthane, adı geçen kalfanın torunları ve diğer meslektaşları tarafından işletilmektedir..." açıklamasını yapar [Hovhannesyan 1997, 64].

"… Hakikatte basmanın mucidi Hassa Mimarı Sarkis Kalfa (?-1737) olmayıp, 1751’de vefat eden oğlu Kevork Usta’dır. Bu husus 1942’de tarafımızdan Bağlarbaşı Ermeni Mezarlığı'nda bulunan kabir taşının kitâbesinden çıkmıştır. Pederine atfedilmesinin sebebi, Kevork Usta’nın ‘Sarkis Kalfayan’ soyadını taşımasıdır…" [Eremya 1988, 277. Dip not 602a].

1950’li yıllarda Fıstıkağacı (Bağlarbaşı) semtinde faaliyet gösteren birkaç yazmacı bu kıyıda, yazmalarını deniz suyunda yıkayarak renklerini sabitlemekteydiler. Muhtemelen Kevork Usta da yalısının rıhtımını bu amaçla kullanıyordu. Belki de bu sebeple kıyıda bir yapıya sahip olma gereğini duymuştur.

2004 DURUMU

Günümüzde Basmacı Serkisoğlu zimmînin yalısının yerinde muhtemelen dört parsel bulunmaktadır.

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 9 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 tesbitinde Memduha Tunalı adına tescil edilen parselde "bahçeli ahşap ev" bulunmaktadır. Bir dönem Angela (Hamam) Yalısı [Eldem 1994, II, 224] olarak anılan yapı, 1950’li yıllarda semt sakinlerince Romanyalılar’ın Yalısı olarak bilinmekteydi. 1980 yılından günümüze, Aytürk Mine Aykut adına kayıtlı olup, korunması gerekli kültür varlığı niteliğindedir [Erdenen 1994, II, 349]. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 44 numara. 8 parsele ayrık, 10 parsele bitişik nizam, 306.25 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 10 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 tesbitinde Artin kızı Zagguhi Malli adına tescil edilen yapı "bahçeli ahşap ev" iken, 1962 yılında kâgir apartman olarak düzeltilmiştir. Hâlen iki katlı olan yapı Aytürk Mine Aykut adına kayıtlıdır. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 46 numara. Bitişik nizam, 172.80 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 11 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 tesbitinde Ayşe Doğanay ve diğerleri adına tescil edilen yapı "bahçeli ahşap ev" olarak belirtilmiştir. 1965 yılında Sıdıka Gökalp-Roksan Kurar ve Raşit Barbaros Gökalp yeni mâlikler olmuştur. Bir bodrum kat üzerine, üç katlı olan yapı ahşaptır ve korunması gerekli kültür varlığı niteliğindedir [Erdenen 1994, II, 350]. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 48 numara. Bitişik nizam, 124.78 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 12 parsel; Maryakop Manastırı Vakfı’ndan icâreli. 1950 tesbitinde Serkis kızı Koharik, Kirkor oğlu Aram Hamparsunyan ve Kirkor kızı Yevkire Güleseryan adına tescil edilen parselde "kâgir apartman" bulunmaktadır. 1962 yılında Sıtkı Cangüden yapıya mâlik olmuştur. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 50 numara, bitişik nizam, 119.44 m².

V
FRENK DELLÂLI YUDA YAHUDİNİN YALISI / EFRENÇ DELLÂLI YUDA YAHUDİNİN YALISI / KAPTANPAŞA SARRAFININ YALISI

Yabancı mallarını, özellikle de Fransız tüccarlarının mallarını satan veya onlar için mal alan bu yahudi hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Üçüncü defterde bu yalı, Kaptanpaşa sarrafının yalısı olarak geçmektedir.

2004 DURUMU

1950 tesbitine göre 578 ada, 13 parselde Diksan’ın yalıları olarak belirtilen bitişik nizam, üç ahşap yalı bulunmaktadır [Eldem 1994, II, 225]. 1950’li yıllarda ifraz edilerek üçe ayrılmış ve sırası ile 29-25 ve 33 parsel numaraları ile belirtilen üç parsel oluşturulmuştur.

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, eski 13 parsel; İzzet Mehmed Paşa Vakfı’ndan çıkışlı. Diran Virgin ve Agevni adına kayıtlı, 361.60 m²’lik bir parsel iken, bölünmüş.

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 29 parsel; İzzet Mehmed Paşa Vakfı’ndan çıkışlı. Dikran kızı Vartuki Ermine Demir adına kayıtlı "ahşap müfrez ev" iken, 1962 yılında Ayşe Dudu Ahıska yeni mâlik olmuş. Üç katlı ahşap yapı, korunması gerekli kültür varlığı niteliğindedir [Erdenen 1994, II, 350]. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 52 numara, bitişik nizam, 112.00 m².

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 35 parsel; İzzet Mehmed Paşa Vakfı’ndan çıkışlı. Dikran kızı Vartuki Ermine Demir adına kayıtlı "ahşap müfrez ev" iken, 1962 yılında Ayşe Dudu Ahıska yeni mâlik olmuş. Üç katlı ahşap yapı, korunması gerekli kültür varlığı niteliğindedir [Erdenen 1994, II, 350]. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 54 numara, bitişik nizam, 104.00 m². (117.75 m² iken, 13.75 m²’si istimlâk edilerek yola katılmış).

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 33 parsel; İzzet Mehmed Paşa Vakfı’ndan çıkışlı. Kadir Ferğan adına kayıtlı "ahşap müfrez ev". Üç katlı ahşap yapı. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 56 numara, bitişik nizam, 98.00 m². (131.85.75 m² iken, 9.65 m² + 3.20 m² + 21.00 m² olmak üzere üç kere istimlâk edilerek yola katılmış).

VI
SÂBIK OCAK BEZİRGÂNI ÇELEBON YAHUDİNİN KARISININ YALISI / ŞALCI YAKO YAHUDİNİN HÂNESİ

Ermeniler’e ait bilgiler nâdiren de olsa yayımlanır, ancak yahudi cemaatine ait bilgilere ulaşmak çok zordur. İbrânîce bilen kişi sayısının azlığı ve sinagog kayıtlarına ulaşma zorluğu, kısa süre içinde daha detaylı bir araştırma yapmamıza mâni oldu. Çelebon yahudiyi tanımıyoruz. Yahudi yalıları, Ermeni yalılarına nazaran merkeze daha yakın olmaları sebebiyle parsel alanları daha küçüktür. Ayrıca bu dönemde yahudilerin, Ermeni cemaatine nazaran ticaretten daha az pay aldıklarını ve ekonomik olarak daha güçsüz olduklarını düşünüyoruz. Birinci defterde Çelebon yahudinin karısının yalısı, ikinci defterde Çelebon yahudinin yalısı olarak görülen yapı, üçüncü defterde el değiştirerek Şalcı Yako yahudinin hânesi olarak kayıt edilmiştir.

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 14 parsel; 1950 yılında Ömer oğlu Emin Temelli adına kayıtlı "arsa ve baraka" olarak görülen parsel, 257.50 m² büyüklüğünde iken, ifraz edilerek 30-31 parsel numaralarını almıştır. 31 parsel yola terkedilmiş olup, günümüz 30 parselde kat mülkiyeti kurulmuş, üç katlı bir apartman bulunmaktadır. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 58 numara, bitişik nizam, 227.00 m².

Sedad Hakkı Eldem, 14 parselin İzzet Paşa’ya ait olduğunu belirtir. Ancak bu konuda bir tarih vermez ve açıklama yapmaz. Bizce Sedad Bey bir yanılgıya düşmekte ve İzzet Paşa Vakfı çıkışlı, eski Diksan yalılarıyla 14 parseli karıştırmaktadır [Eldem 1994, II, 224].

VII
OCAK BEZİRGÂNI DAMADI İLYA YAHUDİNİN YALISI / DAMADI SMAYİL (SAMUEL) YAHUDİNİN HÂNESİ

Bu yapının mâliki hakkında Yeniçeri Ocağı’nda görev yaptığı dışında herhangi bir bilgiye ulaşamadık. İlk iki defterde İlya adının geçmesine karşın, üçüncü defterde yalının, damadı Smayil yahudiye intikal ettiği görülmektedir.

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, parsel numarası yok (eski 15 parsel); Abdullah Ağa Vakfı’ndan çıkışlı olan parsel, 1950 yılı kayıtlarına göre “arsa” olarak belirtilmiştir. Mâliki Şükrü Deniz iken, 1961 yılında istimlâk edilerek yola katılmıştır. 1900’lü yıllarda bu parselin Ermeniler’e ait olduğu söylenmektedir [Eldem 1994, II, 224].

VIII
OCAK BEZİRGÂNI YAZICISI BARUH YAHUDİNİN YALISI / OCAK HİZMETKÂRI YAHUDİNİN YALISI

Baruh yahudinin bostancıbaşı defterlerinde belirtildiği gibi Yeniçeri Ocağı’nda görev yaptığı dışında bir bilgi yoktur. Her üç defterde de yapı mâlikinin aynı kişi olduğu görülmektedir.

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 26 parsel; Osman Ağa Vakfı’ndan çıkışlı olan parsel 1950 yılı kayıtlarına göre "arsa" olarak belirtilmiştir; Şükrü Deniz adına kayıtlıdır. 1960’lı yıllarda üzerine iki katlı betonarme bir ev yapılmış olup hâlen mâliki Muazzez Sabuncu’dur. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 62 numara, ayrık nizam, 328.00 m².

IX
BEZİRGÂN YAZICISI YUDA YAHUDİNİN YALISI / EFRENÇ DELLÂLI FOGE YAHUDİNİN HÂNESİ

Gerek Yuda yahudi, gerekse Foge yahudi hakkında bir bilgiye rastlamıyoruz. Ancak bezirgân yazıcı tabiri bize Yuda’nın Yeniçeri Ocağı’nda görev yaptığını gösteriyor. Foge ise, belirtildiği gibi yabancı, özellikle Fransız tüccarlarına günümüz tabiriyle komisyonculuk yapmaktadır. Üçüncü defterde, VII ve VIII sıra numaralı yapıların arasına üçüncü bir yapının girdiği görülmektedir. Anlaşılan bu parsellerden biri ifraz olunup, ikinci bir yapı yapılmıştır. Biz bu yapıyı VIIA olarak belirtmeyi uygun bulduk.

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 16 parsel; Osman Ağa Vakfı’ndan çıkışlı olan parselde, 1950 yılı kayıtlarına göre "kâgir apartman" bulunmaktadır. Günümüzde kat mülkiyetine dönüştürülmüş olan üç katlı yapıda, beş bağımsız bölüm vardır. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 64 numara, bitişik nizam, 371.24 m².

IXA
CEVAHİRCİ BARUH YAHUDİNİN HÂNESİ

Mâlikinin elmas alıp satan bir tüccar olması dışında herhangi bir bilgimiz yoktur.

2004 DURUMU

Bu hânenin yeri olarak gösterilecek herhangi bir parsel bulamadık. Muhtemelen 578 ada, 16 parsel burada yapılan bir tevhid (birleştirme) sonucu oluşmuştur.

X
MENAHEM BEZİRGÂN YAHUDİNİN YALISI / DELİ ÇELEBON OĞLU İSAK YAHUDİNİN HANESİ

Menahem bezirgân hakkında tüccar olması, Deli Çelebon oğlu İshak’ın ise muhtemelen Avram adlı bir kardeşi olduğu ve babasının da sarraflık yaptığı dışında herhangi bir bilgiye rastlayamadık (Birinci Bostancıbaşı Defteri’nde Kuzguncuk İskelesi’nden sonra VII numaralı yalının Deli Çelebon’a, üçüncü defterde ise, yine iskeleden itibaren VIA numaralı yalının Deli Çelebon oğlu Avram’a ait olduğu kayıtlıdır).

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 17 parsel; mülk olarak gözüken bu parselde, 1950 yılı kayıtlarına göre "kâgir apartman" bulunmakta ve mâliki Sudi Dağdeler olarak belirtilmektedir. Günümüzde Necmi Şahin’in mülkiyetinde olan dört + bir çekme katın bulunduğu yapı çok kötü bir onarım görmesine rağmen korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir [Erdenen 1994, II, 351-352]. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 66 numara, bitişik nizam, 344.94 m². (380.56 m² iken 35.62 m²’si istimlâk edilerek yola katılmış).

XI
ŞAMANTO (SİMANTOV) DAMADI SARRAF BOHOR YAHUDİNİN YALISI / ŞAMANTO DAMADI BOHOR YAHUDİNİN YALISI

Her üç defterde de aynı şahsın mülkiyetinde görülen yapının sahibi hakkında herhangi bir bilgi yoktur.

XII
GÜMRÜK - KEBİR MASTARİYECİSİ YUDA YAHUDİNİN YALISI / KEBİR GÜMRÜK MASTARCISI YUDA YAHUDİNİN YALISI / GÜMRÜK MUBASSIRI YUDA YAHUDİNİN YALISI

Her üç defterde de aynı şahsın mülkiyetinde görülen yapının sahibi hakkında gümrük görevlisi olması dışında herhangi bir bilgiye rastlamadık.

XI ve XII numaralı yalılar, muhtemelen günümüzde 578 ada, 18 parseli oluşturan yapılardır. XIX. yüzyılın ortalarına doğru satın alınarak birleştirilmiş olmalıdır. Daha sonraları, bu parseldeki yalının Kayserili Hassa Mimarı Hovhannes Serveryan’a ait olduğunu ve Serveryan’ın 24 Haziran 1854’de bu yapıda vefat ettiğini biliyoruz. Serveryan’ın beşinci çocuğu Istepan da 11 Ağustos 1891 günü aynı yapıda ölmüştür [Pamukciyan 2003, 136 vd]. Bu yalıya bir dönem "Aynalı Yalı" ismi verilmiştir [Eldem 1994, II, 224]. Ahşap, yüksek iki katlı, rıhtımı olmayan yapının bir fotoğrafı da vardır [Tutel 1972, 40].

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 18 parsel; Mülk olarak gözüken parselde, 1950 yılı kayıtlarına göre "ahşap ev" bulunmakta ve mâliki Osman Kâmil Dikmen olarak belirtilmektedir. Günümüzde Ümit Necati Attagenç mülkiyetinde olan yapı, beş dükkânlı, iki katlı bahçeli kâgir ev olarak kayıtlıdır. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 70 numara. Caddeye göre yapıya girişin sağında bitişik nizam iki, solunda üç dükkân bulunmaktadır. İki katlı konut olarak kullanılan yapı, deniz yönünde olup, ayrık nizamdır, 1037.76 m².

XIII
GÖNCÜOĞLU ÇELEBON YAHUDİNİN YALISI / OCAK BEZİRGÂNI KARISININ HÂNESİ

İlk iki defterde adı geçen Göncüoğlu ile üçüncü defterde adı geçen Ocak Bezirgânı hakkında bir bilgiye erişemedik.

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 19 parsel; 1950 yılı kayıtlarına göre bu parselin niteliği hanesinde "kâgir bina ve vapur iskelesi" kaydı bulunmaktadır. İlk mâliki Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme Müdürlüğü olarak görülürken, daha sonra parsel Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Kuzguncuk Çarşısı caddesinden dört girişi olan yapı, bu sebeple dört adet kapı numarası almıştır. Günümüzde girişin sağında yer alan kahvehane 72, iskele girişi 74, girişin solundaki dükkân 76 ve yolcu çıkış kapısı 78 numaradır. Bitişik nizam, 396.48 m².

Şirket-i Hayriyye’nin ilk kâgir yapılarından biri olan Kuzguncuk İskelesi, 1950’li yıllarda görkemli bir yapıydı. Yüksek tavanlı zemin katının ortasında, caddeden iskeleye kadar uzanan geniş bir hol bulunuyordu. Girişin sağında Bağlarbaşılı Ermeni bir aile tarafından işletilen o günkü tabirle bir şekerci dükkânı, sağında ise nezih bir kahvehane vardı. Daha önceki yıllarda yapının üst katında bir sinema olduğunu ve burada günün önemli filmlerinin gösterildiği duymuştum. Vapurların yanaştığı denize uzanan bölüm, ahşap kazıklar üstüne yapılmış, ahşap bir platformdu. Daha sonra betonarmeye tahvil edildi.

Kuzguncuk İskelesi ile ilgili unutulmaz anılarım vardır. Zannederim Kuzguncuklular, evlerinin dışında şehir kültürü ile ilk olarak orada tanışırlardı. Kapının önünde günlük gazeteleri satan gazeteci, "günaydın" demeyene gazete vermez, her gazete verdiği kişiye ne kadar acelesi olursa olsun, parasını almayı unutur da "günaydın" demeyi unutmazdı. Bilet almak için kuyruğa girer, gişelerdeki memurlara önce “günaydın” derdik. Eğer bunu unutursanız, gişenin o dar deliğinden uzanarak size bakar, ne olduğunu sorardı: "Hastalık mı var? Günaydın diyemeyecek ne oldu?" Bileti alırken günaydın, verirken günaydın. Hadi bizler birer kere günaydın demeyi unutmazdık. Ya onlar, vapura binen yüzlerce kişiye hiç yüksünmeden, içten birer günaydın demeden şehre göndermeyi düşünmezlerdi. Akşam okul veya iş dönüşü yine aynı nezaket cümlelerini duyardık. Çıkışın önünde iki taraflı durarak biletleri toplayan memurlar, her bileti verene iyi akşamlar derdi. Bizler de onlara. Kuzguncuk’tan yolculuğa başlamak nezaket, incelik gerektiriyordu; tabii ki akşam eve dönüş de. Kimin canı neye sıkılırsa sıkılsın, birlikte yaşamanın bu en basit kuralını çok küçük yaşımda Kuzguncuk İskelesi’nde öğrendim.

Unutmam hiç mümkün değil; altı ya da yedi yaşlarındaydım, şekerciden akîde şekeri almak istedim. Önce "günaydın" veya "akşam şerifleriniz hayırlı olsun". Sonra zannederim 10 kuruşluk şeker istedim. Üzerlerinde pırıl pırıl pirinç kapakları olan büyük cam kavanozlara konmuş, rengârenk akîde şekerleri, kimi bergamot, kimi limonlu, kimi tarçınlı. Ne yazık ki adını hatırlayamadığım, bembeyaz önlüklü dükkân sahibi beyaz kâğıttan bir külâh aldı. Bana bakarak yumuşak bir sesle "hangilerinden" diye sordu, gösterdim. Teker teker büyük pirinç kapakları bir yandaki kavanozun üstüne koyarak, maşa ile tek tek şekerleri külâha koydu, her kavanozu tekrar kapadı yandakini açtı. Ne şekerlere elini sürdü, ne de "10 kuruşluk şeker için bu eziyete katlanılır mı?" diyerek bana surat astı. Şeker külâhını elime uzattı, ben de ücretini ödedim. "İyi akşamlar" dedim, o da bana "İyi akşamlar beyefendi" dedi. Altmış yaşını aşmış, 100 kilonun üstünde bir esnaftı; tezgâhı dolaşarak çıngıraklı kapıyı açtı, dükkândan çıktım. Günümüzde garipsenecek bu olayı, yaklaşık elli beş yıl önce, İstanbul’un bir köyünde yaşadım. Şüphesiz o günlerin İstanbul’u farklı idi, Kuzguncuk’u da ... Günümüze nazaran daha medenî ve daha şehirli...

XIV
KURUÇEŞMELİ MİŞON YAHUDİNİN YALISI / DUL KARININ HÂNESİ

Gerek Kuruçeşmeli Mişon, gerekse ondan dul kalan karısı hakkında herhangi bir bilgi bulamadık. Genelde Kuzguncuk’taki yahudi nüfusun 1618’de Galata’da ortaya çıkan veba sonrası bölgeyi terkedenlerden oluştuğu bilinir [Güleryüz 1992, 49]. Anlaşılan Boğaziçi’nin bir diğer önemli yahudi yerleşmesi olan Kuruçeşme’den [Eremya 1988, 41; Hovhannesyan 1997, 47] de zaman zaman Kuzguncuk’a yerleşenler bulunmaktadır.

2004 DURUMU

Muhtemelen eski 20 parselde XIV numaralı yalı, 21 parselde ise XV numaralı yalı bulunmaktaydı. 2004 yılında 20 ilâ 21 parselin birleştirilmesiyle 36 parsel oluşmuştur.

XV
GÜMRÜK-i KEBÎR’DE ARON YAHUDİNİN YALISI / KEBÎR GÜMRÜKTE ARON YAHUDİNİN YALISI / GÜMRÜK’TE ARON YAHUDİNİN HÂNESİ

Üç defterde de aynı şahsa kayıtlı olduğu görülen yapı sahibinin büyük gümrükte görevli olduğunun dışında bir bilgi bulamadık.

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 36 parsel; 1950 yılı kadastro tesbitlerine göre, bugünkü 36 parsel 20 ve 21 parselin birleştirilmesinden oluşmuştur. 578 ada, 20 parsel mülk olarak kayıtlı olup, mâliki Müzehher Meltem, niteliği "bahçeli kâgir ev"dir. 21 numaralı parselde bulunan kayıkhanenin 2.30 m. irtifâdan itibaren hava hakkı bu parsele aittir. 130.12 m². 578 ada, 21 parsel; mülk olarak kayıtlı olup, mâliki Ali İhsan Topçuoğlu, niteliği "kâgir iki dükkân ve kayıkhâne arsası"dır. 157.00 m². 36 parselde günümüzde üç katlı betonarme Yalım Apartmanı mevcut olup, zemin katta cadde yönünde üç adet dükkân vardır. Kuzguncuk Çarşısı caddesi: 86 numara, kat mülkiyetine dönüşmüş olan yapı, bitişik nizam, 228.00 m².

XVI
UZUN ABRAM (AVRAM) YAHUDİNİN YALISI / ABRAM (AVRAM) YAHUDİNİN YALISI

Üç defterde de aynı şahsa ait olduğu görülen yapının sahibinin boyunun uzun olduğu dışında herhangi bir bilgi bulamadık.

2004 DURUMU

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 22 parsel; Feyzullah Efendi Vakfı çıkışlı olan parselde 1950 yılı kadastro tesbitlerine göre "kâgir ev ve fırın" bulunmakta ve mâliki Todori Papaispiro olarak belirtilmektedir. 1950’li yıllarda evin altında ve denize doğru uzanmakta olan tek katlı hacimde Todori’nin meyhanesi vardı. Kuzguncuk Çarşısı caddesinden cephe alan simitçi fırınını ise, Hüseyin Temizel işletmekteydi. Fırının arkasındaki bölümde yer alan ufak bahçe denize kadar uzanmaktaydı. Günümüzde 88 kapı numarasıyla çalıştırılmakta olan fırın, Temizel Unlu Mamüller adını taşısa da, Temizel ailesi ile herhangi bir ilgisi kalmamıştır. Todori’nin meyhanesi ise kuruluşu 1951 olarak belirtilen İsmet Baba Lokantası’na dönüşmüştür. Kayık İskelesi Meydanı’ndan girilen meyhanenin, hemen kara tarafında üst katlardaki konuta girişi sağlayan 92 numaralı kapı bulunmaktadır. Zemin katı kâgir olan bu yapının üstünde iki ahşap kat bulunmaktadır. Kıyıdan içeride yapılan ahşap bölüm her iki parselde bitişik nizamdır. Yusuf Kâmil Eroğlu-Atila Eroğlu ve Erhan Eroğlu’nun mülkiyetinde bulunan yapı, korunması gerekli kültür varlığı niteliğinde olup [Erdenen 1994, II, 353], 329.90 m².

1950 yılı kadastro tesbitlerinde 22 parselin kara yönünde 23-24 ve 25 numaralı üç parsel görülmektedir.

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 23 parsel; Feyzullah Efendi Vakfı çıkışlı olan parsel, 13.07 m² büyüklüğünde olup, niteliği hanesinde "dükkân" olarak belirtilmektedir.

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 24 parsel; mülk olarak kayıtlı olan parsel, 21.55 m² büyüklüğünde olup, niteliği hânesinde "ahşap ev" olarak belirtilmektedir. Sahibi Yusuf Ararat’tır ve istimlâk edildiği notu vardır.

Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 23 parsel; mülk olarak kayıtlı olan parsel, 27.26 m² büyüklüğünde olup, niteliği hânesinde "kâgir ev" olarak belirtilmektedir. Sahibi Sera Bezircioğlu’dur.
Kuzguncuk mahallesi, 110 pafta, 578 ada, 23-24 ve 25 parseller günümüzde çayhane olarak işletilmekte olup, 25 numaralı parselin üzerinde, zemin katı söz konusu çayhanenin mutfak bölümü olan, üç katlı kâgir bir yapı bulunmaktadır. Şener ailesi mülkiyetindedir.

XVII
KUZGUNCUK İSKELESİ

Üç defterde de belirtilen Kuzguncuk İskelesi, köyün kayık iskelesi olup, 1960’lı yılların sonlarına kadar aynı amaçla kullanılmıştır. Özellikle sebze ve meyve halinin Eminönü sahilinde bulunduğu dönemlerde, bütün sebze ve meyve motorlu kayık veya kayık büyüğü takalarla köye buradan çıkarılırdı. Deniz ile Boğaz yolu arasında yer alan İskele Meydanı denize dik olarak, boydan boya köyü kateden İcadiye caddesinin başlangıç noktasında yer almaktadır. Yerleşmenin bütün sokakları, Kuzguncuk iskânının ana omurgasını teşkil eden bu caddeye açılır. İcadiye caddesi, gerçekte daha XVI. yüzyılda yaz aylarında kuruduğu söylenen Kuzguncuk (Khrysdkeramos) deresinin üstünün kapatılmasıyla oluşmuştur [Gyllius 2000, 221]. Erken dönemlerde, denize açılan iskele meydanı, denize paralel sahil yolu ve ona dik dere boyundan oluşan iskân şeması, artan nüfusun giderek vadinin her iki yamacına doğru tırmanmasıyla günümüzdeki görünümüne erişmiştir. Beylerbeyi’nde bulunan İstavroz İskelesi ile Öküz Limanı arasındaki tek iskele olan Kuzguncuk İskelesi ve İskele Meydanı’nın küçüklüğü dikkat çekicidir. Arada ne bir odun iskelesi ne de aralık iskele kayıtlıdır. Şehirle bağlantıyı ve köyün ihtiyaçlarını sağlayan iskele ve meydanın ebatları, Kuzguncuk’un İstanbul’dan ziyade Üsküdar’la olan organik bağlarını gösterir. Gerek vadi içinden Bağlarbaşı ve Fıstıkağacı, gerekse sahil yolu vasıtasıyla Üsküdar bağlantısı, Kuzguncuk için yüzyıllar boyunca kâfi gelmiştir.

Günümüzde İskele Meydanı konturlarını hemen hemen aynen korumaktadır. İskele havuzu hem eninden, hem de boyundan bir miktar doldurulmasına rağmen varlığını devam ettirmiştir. Üsküdar’a doğru havuzun hemen yanından, üstü geniş bir tonozla kapatılan eski Kuzguncuk deresi (uzun zamandır kanalizasyon olarak kullanılmaktadır) denize dökülmektedir. Meydanın ortasındaki yeşil alan (Hacı Hesna Hatun mahallesi, 109 pafta, 678 ada, 1 parsel / 129.65 m²) Serbostanyan Abdulah Ağa Vakfı mukataalı olup, Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetindedir. Anlaşılan geçmişte bu alanda ya bazı yapılar vardır, ya da bu alan açık pazar yeri olarak kullanılmaktadır.

1950 kadastro tesbitine göre meydanın güneyinde ise, üç küçük parsel bulunmaktadır. Bu parsellerden 512 ada, 36 parselde yakın zamana kadar Elektrik İdaresi’nin trafo merkezi yer alıyordu. Mülkiyeti İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğü’ne ait olup 19.75 m² büyüklüğündedir. Bugün boş olup meydana katılmıştır.

512 ada, 35 parsel ise 19.48 m² olup, "kâgir çeşme" olarak kayıtlıdır. Mülkiyeti bir dönem İstanbul Belediyesi’ne aitken, şimdi Üsküdar Belediyesi’ne devredilmiştir. Yaptıranı belli olmayan, bu sebeple İskele Çeşmesi adıyla anılan bu çeşmenin iki satırlık kitabesinde:

"Hüve’ş-şâfi
Âb-ı nâb iç nûş ola subh ü mesâ
Sâhibü’l-hayrâta idin duâ"
(H. 1207 / 1792)

satırları okunmaktadır [Tanışık 1945, II, 388; Egemen 1993, 476; Konyalı 1976, I, 63; Mehmed Râif 1996, 246].

Tanışık ve Egemen’in 1207 tarihini vermesine karşın, Konyalı ve Mehmed Râif 1247 / 1831-1832 tarihini vermektedir]. Kitâbesi büyük oranda tahrip olan çeşmenin âciliyetle onarıma ihtiyacı vardır. Bu çeşmenin suyunun yarım masura arttırılmasına dair 1875-1876 tarihli bir kayıttan çevresindeki yapılanmalar hakkında da bilgi sahibi olmaktayız [Kal’a 2003, 259].

512 ada, 34 parsel ise 26.14 m² büyüklüğünde olup, Maliye Hazinesi mülkiyetinde iken 1959 yılında yola katılmıştır.

KUZGUNCUK İSKELESİ / ÖKÜZ LİMANI

Birinci defter; Temmuz 1800-Mayıs 1801

1. Serdarlar Sarrafı Davit yahudinin yalısı [I] - 2. Attar Karakaş Rafael yahudinin yalısı [II] - 3. Çobanoğlu damadı Karabet zimmînin yalısı [III] - 4. Frenk dellâlı Hayim Kamhi yahudinin yalısı [IV] - 5. Yanında Menteşoğlu Yuda yahudinin yalısı [V] - 6. Yanında Kahyaoğlu Musa yahudinin yalısı [VI] - 7. Sarraf Deli Çelebon yahudinin yalısı [VII] - 8. Yanında Attar İsak yahudinin yalısı [VIII] - 9. Yanında Mihail Bey’e tabii Andon zimmînin yalısı [IX] - 10. Merhum Atâ Bey zevcesi hanımın yalısı [X] - 11. Sâbık Sadr-ı Rûm İsmâil Paşazâde İsmet Bey’in yalısı [XI] - 12. Yanında Hâcegândan Emin Efendi yalısı [XII] - 13. Hâlâ Sadr-ı Râm Arapzâde arsası [XIII] - 14. Yanında Hasan Paşa kerîmesinin yalısı [XIV] - 15. Yanında eski Kethüdâ Hâcegândan Şerif Efendi yalısı [XV] - 16. Yanında Darphâne kâtibi Hamdullah Efendi yalısı [XVI] - 17. Yanında Bekir Paşa kerîmesinin yalısı [XVII] - 18. Öküz Limanı nâm mahaldir [XVIII].

İkinci defter; H. 1207 (1802-1803) yılı kayıtlarını kapsar [Rado 1972, 4].

1. Serdarlar Sarrafı Davit yahudinin yalısı [I] - 2. Attar Karakaş Rafael yahudinin yalısı [II] - 3. Çobanoğlu damadı Karabet zimmînin yalısı [III] - 4. Yanında Efrenç dellâlı Hayim Kamhi yahudinin yalısı [IV] - 5. Yanında Menteşoğlu Yuda yahudinin yalısı [V] - 6. Yanında Kethüdâoğlu Musa yahudinin yalısı [VI] - 7. Yanında Sarraf Deli Çelebon yahudinin yalısı [VII] - 8. Yanında Attar İsak yahudinin yalısı [VIII] - 9. Attar Abram yahudinin yalısı [IX] - 10. Merhum Atâ Bey zevcesi hanımın yalısı [X] - 11. İsmâil Paşazâde İsmet Bey’in yalısı [XI] - 12. Hâcegândan Emin Efendi yalısı [XII] - 13. Arapzâdeoğlu Ârif Molla Efendi’nin yalısı [XIII - XIV] - 14. Yanında Mısr-ı Kahire Darphâne Emini Şerif Efendi yalısı [XV] - 15. Yanında Darphâne kâtibi merhum Hamdullah Efendizâde Hayrullah Efendi’nin yalısı [XVI] - 16. Sâbık Vezir Kethüdâsı Sâdullah Efendi’nin yalısı [XVII] - 17. Öküz Limanı denilen yer [XVIII].

Üçüncü defter; yaklaşık H. 1229-1230 (1814-1815) yılları kayıtlarını kapsar [Koçu 1958, 44].

1. Çuhacı Menahem yahudinin hânesi [I] - 2. Şalcı Yako yahudinin hanesi [II] - 3. Simkeş Karabet zimmînin hânesi [III] - 4. Hahambaşı Hayim yahudinin hânesi [IV] - 5. Deli Çelebonoğlu Avram yahudinin hânesi [IVA] - 6. Şerbetçi Avram yahudinin hânesi [V] - 7. Sarraf Manol zimmînin hânesi ve kayıkhânesi [VI] - 8. Knorte yahudinin hânesi [VII] - 9. Attar İshak yahudinin hânesi [VIII] - 10. Üsküdari Avram yahudinin hânesi [IX] 11. Sâdullah Efendi karısının yalısı [X] - 12. İsmet Beyzâde Ârif Molla’nın yalısı [XI] - 13. Beşinci Kadın hazretlerinin yalısı [XII] - 14. Arapzâdeoğlu Efendi’nin arsası [XIII] - 15. Adı geçenin diğer arsası [XIV] - 16. Arapzâde Efendi’nin oğlu Ârif Efendi’nin yalısı [XV] - 17. Şehremini Hayrullah Efendi’nin yalısı [XVI] - 18. Defter Emini sâbık Sâdullah Efendi’nin yalısı [XVII] - 17. Sultan Osman mâi lezîz çeşmesi [XVIIA] - 17. Öküz Limanı [XVIII].

I
SERDARLAR SARRAFI DAVİT YAHUDİNİN YALISI / ÇUHACI MENAHEM YAHUDİNİN HÂNESİ

Birinci ve ikinci defterde Davit yahudinin olduğu söylenen yalının, üçüncü defterde Menahem’e intikal ettiğini görüyoruz. Davit yahudinin yeniçeri görevlisi yanında çalıştığı, Menahem’in ise, kumaş üretimiyle meşgul olduğu yazılmış, haklarında başkaca bir bilgiye ulaşamadık.

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesna Hatun mahallesi [Hacı Hesna Hatun ismi XIX. yüzyıla ait bazı su defterlerinde Hacı Hüsniye Hatun olarak geçmektedir. Bkz. Kal’a 2003, 113-114], 109 pafta, 512 ada, 33 parsel; mülk olarak gözüken bu parselde 1950 yılı kayıtlarına göre "bahçeli kâgir ev" bulunmakta ve mâliki Salih Akyunus olarak belirtilmektedir. Günümüzde Yalçın Sabancı’nın mülkiyetinde olan dört katlı betonarme yapı, iş yeri olarak kullanılmaktadır. Paşalimanı caddesi: 155 numara, bitişik nizam, 313.85 m². (366.40 m² iken 52.55 m²’si istimlâk edilerek yola katılmış).

1950’li yıllarda yarı yıkık iki katlı ahşap bir evin bulunduğu bu alanda, özellikle de evin zemin katında yahudiler o dönemde bol miktarda tutulan çirozları kurutup, Kuzguncuk çarşısında satarlardı.

II
ATTAR KARAKAŞ RAFAEL YAHUDİNİN YALISI / ŞALCI YAKO YAHUDİNİN HÂNESİ

Birinci ve ikinci defterde Karakaş yahudinin oturduğu yalı, aradan geçen süre içinde mâlik değiştirmiş olup, yeni sahibi olarak Yako adı belirtilmiştir. Her ikisi hakkında da herhangi bir bilgi bulamadık.

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 32 parsel; Abdullah Ağa Vakfı çıkışlı olan bu parselde 1950 yılı kayıtlarına göre "kâgir ev" bulunmakta ve mâliki Hatice Akman olarak belirtilmektedir. Günümüzde Hadiye Şengün’ün mülkiyetinde olup, iki katlı kâgir bina bulunmaktadır. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. Paşalimanı caddesi, 153 numara, 239. 40 m².

III
ÇOBANOĞLU DAMADI KARABET ZİMMÎNİN YALISI / SİMKEŞ KARABET ZİMMÎNİN HÂNESİ

Her üç defterde de yapı sahibi olarak Karabet isimli hıristiyan, Ermeni bir kişi görülmektedir. Erken tarihli defterlerde Çobanoğlu damadı olarak unvanı pekiştirilmiştir. Daha sonra simkeş ustası olarak tanındığı için artık ek bir tarif gerek görülmemiştir.

2004 DURUMU

1950 tesbitlerine göre oluşan 31 parsel geçmişte muhtemelen iki yapının birleştirilmesiyle oluşmuştur. Aşağıda da görüleceği gibi bu parselde iki yalı mevcuttur.

IV
FRENK DELLÂLI HAYİM KAMHİ YAHUDİNİN YALISI / EFRENÇ DELLÂLI HAYİM KAMHİ YAHUDİNİN YALISI / HAHAMBAŞI HAYİM YAHUDİNİN HÂNESİ

Frenk Tellâlı Hayim yahudi anlaşılan geçen süre içinde mesleğini bırakmış ve hahambaşı olmuştur. Her üç defterde de yalı onun mülkiyetinde görülmektedir.

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 31 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 yılı tesbitlerine göre parselde "bahçeli ahşap iki ev" bulunmakta ve mâliki Nâfi İsmet Rızâ olarak belirtilmektedir. Anlaşılan bir süre sonra iki ev de aynı kişinin mülkiyetine geçmiş ve kadastro tesbiti sırasında tek parsel olarak kaydedilmiştir. Günümüzde Nüzhet Mortaş mülkiyetinde olup, iki adet, iki katlı ahşap ev bulunmaktadır. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir [Erdenen 1994, II, 355]. Paşalimanı caddesi, 151-149 numara, 468.83 m².

Sedad Hakkı Eldem bu yalı için Şalo Yako yahudi hâ¬nesi, Sâbit Molla, Cemal Bey notunu verir [Eldem 1994, II, 224].

IVA
DELİ ÇELEBONOĞLU AVRAM YAHUDİNİN HÂNESİ

Büyük ihtimalle Hayim Kamhi, daha az bir olasılıkla Menteşoğlu Yuda yahudi yalısının arazisinin bir bölümünün ifrazıyla bu araya yeni bir yapı (olasılıkla da kıyıdan geride) yapılmıştır. Ancak ne Deli Çelebon ne de oğlu Avram hakkında bir bilgiye ulaşabildik.

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 30 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 yılı tesbitlerine göre parsel arsadır. Mâliki Nâfi İsmet Rızâ olarak belirtilmekte olup, günümüzde Nüzhet Mortaş-İsmet Güral ve Rıza Güral müştereken sahiptirler. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. Paşalimanı caddesi, 147 numara, 89.79 m².

V
MENTEŞOĞLU YUDA YAHUDİNİN YALISI / ŞERBETÇİ AVRAM YAHUDİNİN HÂNESİ

Yuda ve Şerbetçi Avram (Abram) hakkında herhangi bir bilgi yoktur.

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 29 parsel; tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 1950 yılı tesbitlerine göre parselde "bahçeli ahşap ev" bulunmakta olup, mâliki Şaziment Ataseven olarak belirtilmiştir. Günümüzde Temiz Üstün’ün sahibi olduğu yapı, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. Paşalimanı caddesi, 145 numara, 225.32 m².

VI
KAHYAOĞLU MUSA YAHUDİNİN YALISI / KETHÜDÂOĞLU MUSA YAHUDİNİN YALISI / SARRAF MANOL ZİMMÎNİN HÂNESİ ve KAYIKHÂNESİ

Birinci defterde Kahyaoğlu, ikinci defterde Kethüdâoğlu olarak kayıtlı bulunan Musa isimli yahudinin mâliki bulunduğu yalının, üçüncü defterde Manol isimli bir hıristiyana geçtiği görülür. ilk iki defterde belirtilmemesine karşın, üçüncü defterde bir kayıkhânesinin bulunduğu da kayıtlıdır. Üçüncü defterde bazı yapıların hâne, bazılarının ise yalı olarak isimlendirilmesi dikkat çekicidir. Muhtemelen bitişik nizam yapılar hâne, ayrık nizam yapılar ise yalı olarak yazılmış olmalıdır. Gerek Musa yahudi, gerekse Manol zimmî hakkında herhangi bir kayda rastlanmamıştır.

VII
SARRAF DELİ ÇELEBON YAHUDİNİN YALISI / KNORTE YAHUDİNİN HÂNESİ

Doğrusu Çelebon olan bu yahudi ismi günümüzde pek kullanılmasa da geçmişte çok sık kullanılan bir isimdir. Üçüncü defterde geçen ismin doğrusu Konorte olacaktır. Her iki şahıs hakkında da herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır.

2004 DURUMU

Geçmişte iki yapıdan oluşan bu alan 1950 yılında tek bir parsel olarak kayıt edilmiştir. Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 28 parsel; Abdurrahman Ağa Vakfı’ndan icârelidir. 1950 yılı tesbitlerine göre parselde "bahçeli ahşap ev" bulunmakta olup, mâlikleri İran tebaalı Ağavni-Vartuki Ermine Agopoviç Demer-Lusi Eseyan-Adrine Nuvart Atmaca olarak görülmektedir. 1988 yılına kadar Şerif Gazioğlu’nun sahibi olduğu yalının daha sonraki mâlikleri Candan Subaşı ve Vildan Gürani’dir. Günümüzde yapı mâliki olarak Semiha Kibar görülmektedir. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. Paşalimanı caddesi, 143 numara, 420.77 m².

Bir dönem Madam Agavni Muratyan yalısı olarak tanınan bu yapı eklektik bir mimari anlayışın ürünüdür [Erdenen 1994, II, 355-357; Eldem 1994, II, 225]. Dar bir rıhtım ile denizden ayrılan iki katlı ahşap yapının, hem denize hem de komşu 29 parsele doğru uzanan bir çatı katı vardır. 1860-1870 yılları arasında yapıldığı ileri sürülen yapı, 1990’lı yıllarda betonarmeye dönüştürülmüş, 2004 yılında ise yıkılarak yeniden yapılmaya başlanmıştır.

VIII
ATTAR İSAK YAHUDİNİN YALISI / ATTAR İSHAK YAHUDİNİN HÂNESİ

Üç defterde de Aktar İsak’a ait olduğu belirtilen bu yapının bitişik nizam olduğu kabul edilebilir. Aktar İsak hakkında mesleği ve milliyeti dışında hiçbir şey bilmiyoruz.

IX
MİHAİL BEY’E TABİİ ANDON ZİMMÎNİN YALISI / ATTAR ABRAM YAHUDİNİN YALISI / ÜSKÜDARİ AVRAM YAHUDİNİN HÂNESİ

Birinci defterde Andon isimli bir hıristiyana ait olduğu görülen yalı, ikinci ve üçüncü defterdeki açıklamalar göz önüne alınarak Üsküdarlı Abram isimli bir aktara satılmış veya kiralanmış olmalı.

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 41 parsel; 1950 tesbitlerine göre 27 ve 37 parsel numaraları verilen iki parselin daha sonra birleştirilmesi ile oluşan bu parsel, geçmişte iki arsadan oluşmaktadır. Tapuda mülk olarak kayıtlıdır. 27 parsel 1950’li yıllarda Zeki Sayar mülkiyetinde iken daha sonra komşu Ayşe Dudu Ahıska ve Zekeriya Ahıska mülkiyetindeki 37 parselle birleştirilir. 2004’de 41 parsel malikleri Ayşe Dudu Ahıska ve Zekeriya Ahıska’dır. Paşalimanı caddesi, 141 numara, 490.53 m² (27 parsel: 177.47 m², 37 parsel 313.06 m²).

X
MERHUM ATÂ BEY ZEVCESİ HANIMIN YALISI / SÂDULLAH EFENDİ KARISININ YALISI

İlk iki defterde Atâ Bey zevcesi hanımın yalısı olarak geçen yapının, üçüncü defterde Sâdullah Efendi’nin karısına ait olduğunu görüyoruz. Atâ Bey’in karısının vefatından sonra muhtemelen yapı, torunu Sâdullah Efendi’ye intikal etmiş ve bir dönem eşi tarafından kullanılmıştır.

ATÂ BEY / ARAPZÂDE ATÂULLAH AHMED EFENDİ

1800’lü yılların ilk senelerinde adı geçen Atâ Bey, Kuzguncuk’un bu bölgesinde büyük arazileri bulunan Arapzâde ailesine mensup, Bâhir Abdurrahman Efendi’nin oğlu Atâullah Ahmed Efendi olmalıdır. 1720’de İstanbul’da doğan Atâ Bey müderris olup çeşitli görevlerde bulunur. 1780’de İstanbul kadısı, 1782’de Anadolu kazaskeri, 1784’de Rumeli kazaskeri ve nihayet 22 Haziran 1785’de şeyhülislâm olur. 24 Ağustos 1785’de vefat eder. Abdullah Efendi ve Ârif Efendi isimleriyle iki oğlu bulunmaktadır [Süreyyâ 1996, I, 331; Altunsu 1972, 155].

SÂDULLAH EFENDI / ARAPZÂDE SÂDULLAH MEHMED EFENDİ

Atâ Bey’in oğlu Şeyhülislâm Ârif Efendi’nin oğlu olan Sâdullah Mehmed Efendi H. 1225 (1810)’da İzmir, 1817’de Bursa, 1819-1820’de Mekke, 1821-1822’de İstanbul kadısı olur. 1826-1827’de Anadolu kazaskeri, kısa bir süre sonrada Rumeli kazaskerliği yapar. 6 Ramazan 1259 (30 Eylül 1843) tarihinde vefat eder [Süreyyâ 1996, V, 1428]. Muhtemelen kendisinin İzmir mollalığı sırasında kaleme alınan defterde, yalıda karısı ikâmet ettiği için “Sâdullah Efendi’nin karısının yalısı” kaydı düşülmüştür.

ARAPZÂDELER

Arapzâde adı Mahmud Paşa Camii şeyhi Arap Abdurrahman Efendi soyundan gelenler için kullanılan bir tabirdir. Abdurrahman Efendi’nin oğlu Arapzâde Abdülvehhâb Efendi önce kürsü şeyhi, daha sonra Mart 1672’de Süleymaniye Camii vâizi, Mart 1690’da Medine mollası olur ve Ekim 1691’de vefat eder [Süreyyâ 1996, I, 131]. Oğlu Hacı Mehmed Efendi, Beyazıt Camii imam ve hatipliği görevinden sonra bir süre Şehzade Süleyman’a hocalık yapar. Abdülvehhâb Efendi’nin oğlu veya kardeşi Şehzade Camii imamı Ali Efendi’nin oğlu Rumeli kazaskeri Bâhir Abdurrahman Efendi (Sâdık, Atâullah ve Ali Rızâ Efendi’nin babaları), Arapzâdeler’in atası kabul edilmiştir [Süreyyâ 1996, II, 352].

ARAPZÂDE SEMTİ

Kuzguncuk (Fethi Ahmed Paşa) Korusu’nun üst kısımları, geçmişte Üsküdar Bağlarbaşı yoluna kadar Arapzâde semti olarak tanınmaktadır. Bölgede eskiden Arapzâde ve Atâ Bey isimli iki sokak bulunurken [Necib Bey 1924, VI, 2; Ergin 1934: Harita: 27; Pamukciyan 2003, 146], günümüzde isimleri Arapsaçı ve Soysop sokakları olarak değiştirilmiştir. Kuzguncuk kayık iskelesinden, hemen hemen Öküz Limanı’na kadar uzanan ve sırtları kapsayan bu büyük alan çeşitli ifrazlar sonrası pek çok parsele bölünmüş, arada da Fethi Ahmed Paşa Korusu gibi büyük bir yeşil alan kalmıştır [Kal’a 1998, 216].

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 23-24-25 ve 26 parseller; 23 parselde, 1950 yılı tesbitlerine göre parselde "bahçeli iki katlı kâgir ev" bulunmakta olup, el-Hâc İbrâhim Ağa Vakfı’ndan icârelidir. Mâliki Mehmed Sâdık’tır. Günümüzde ise iki katlı kâgir bir yapının bulunduğu parselin sahibi Muhammed Mesut Toprak’tır. Paşalimanı caddesi, 129 numara, 482.59 m².

24 parselde, 1950 yılı tesbitlerine göre "kâgir ev" bulunmaktadır. El-Hâç İbrâhim Ağa Vakfı’ndan icârelidir. Mâliki Mehmed Sâdık’dır. Günümüzde ise tek katlı kâgir bir yapının bulunduğu parselin sahibi Necmettin Kâmil Aydınlı’dır. Paşalimanı caddesi, 131 numara, 507.83 m².

25 parselde, 1950 yılı tesbitlerine göre parselde "kâgir yalı" bulunmakta olup, Recepzâde Mehmed Ağa ve Kazasker Feyzullah Vakfı’na icârelidir. Mâlikleri Sâlih Zeki ve İngiliz tebaalı Yaşuva Eskenazi vârisleridir. Sâlih Zeki hissesi mülktür. Parsele tahsis edilen Mihrimah Sultan Vakfı’ndan bir masura suyun 751/1512 hissesi sırf mülk olarak Sâlih Zeki’ye ait olup geri kalan Yaşuva Eskenazi hissesi Klar-Vitel-Ojeni ve Jozefya’ya intikal edecektir notu bulunmaktadır. Paşalimanı caddesi, 137 numara, İki katlı kâgir yapının arsası, 522.45 m².

26 parselde ise, 1950 yılı tesbitlerine göre "kâgir apartman" bulunmaktadır. Abdullah Ağa Vakfı’ndan mukataalı olan parseldeki Sâlih Zeki hissesi mülktür. Günümüzde Zeki Akdamar adına tescillidir. Paşalimanı caddesi, 139 numara, 515.13 m².

XI
SÂBIK SADR-ı RÛM İSMÂİL PAŞAZÂDE İSMET BEY’İN YALISI / İSMÂİL PAŞAZÂDE İSMET BEY’İN YALISI / İSMET BEYZÂDE ÂRİF MOLLA’NIN YALISI

İlk iki defterde İsmâil Bey’in oğlu İsmet Bey’in oturduğu yalının, üçüncü defterde oğlu Ârif Molla’ya intikal ettiğini görüyoruz. Bu yalının Râif İsmâil Paşa tarafından yaptırıldığı ve 1785 tarihindeki ölümü sonrası oğlu İsmet İbrâhim Bey’e intikal ettiği söylenmektedir [Haskan 2001, III, 1400; Beydilli 2001, 191].

RÂİF İSMÂIL PAŞAZÂDE İSMET İBRÂHİM BEY / RUMELİ KAZASKERI

Birinci defterde, eski Sadr-ı Rûm (Rumeli kazaskeri) olarak ifade edilen İsmet İbrâhim Bey, Kesriyeli Ahmed Paşa’nın torunu Râif İsmâil Paşa’nın oğludur. 16 Aralık 1750’de doğan İsmet Bey çeşitli görevler sonrası 6 Mayıs 1793’de İstanbul kadısı, Temmuz 1798’de Anadolu kazaskeri, 1800 -1801’de birinci, 1804-1805’de de ikinci kere Rumeli kazaskeri olur. Kazaskerlik görevinden affından sonra 14 Eylül 1806’da nakîbüleşraf olan İsmet Bey, 17 Muharrem 1222/1227 Mart 1807’de vefat eder [Süreyyâ 1996, III, 839; 23 Cemâzilâhir 1215 / 11 Aralık 1800’de İsmet Bey Rumeli kazaskeridir. bk. Ahmed Efendi 1993, 340]. İsmet Bey’in nakîbüleşraf olarak atandığını göz önüne alarak peygamber soyundan geldiğinin kabul edildiği ileri sürülebilir.

İSMET BEYZÂDE ÂRIF MOLLA

(Kudüs Mollası / Şeyhülislâm el-Hâc Ârif Hikmet Ahmed Bey)

İsmet Bey’in üç oğlu vardır; Atâullah Mustafa Bey, Ârif Hikmet Bey, Abdullah Re’fet Bey. 1786 yılında doğan ortanca oğlu, Ârif Hikmet Ahmed Bey, 1813’te hacca gider, H. 1231 (1815)’te Kudüs, Ağustos 1816’da Galata, daha sonra sırasıyla Mısır, Medine ve Mekke mollası olup, 1828-1829’da İstanbul mollası olur. H. 1244 (1830-1831)’de nakîbüleşraf, H. 1248 (1832-1833)’de Anadolu kazaskeri, daha sonra Rumeli kazaskeri pâyesi alır. 2 Zilhicce 1262’de (21 Kasım 1846) şeyhülislâm atanır ve 11 Mart 1854’te azledilir. Şâban 1275/Mart 1859 tarihinde vefat eder [Süreyyâ 1996, I, 311; Altunsu 1972, 188; Şehsuvaroğlu 1986, 262].

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 19-20-21 ve 22 parseller; 19 parselde, 1950 yılı tesbitlerine göre "bahçeli kâgir ev" bulunmakta olup mülktür. Mâliki Belkıs Sabiha Arınç olarak görülmektedir. 1980 yılında kat mülkiyetine dönüştürülen yapı Selâhattin Öktem adına tescillidir. Paşalimanı caddesi, 123 numara, 763.80 m².

20 parselde, 1950 yılı tesbitlerine göre "bahçeli ahşap ev" bulunmaktadır. Mülk olarak kayıtlı olan yapının mâliki Vilhelm oğlu Hans Vinterstein’dır. Günümüzde sahipleri Hatice ve Ahmet Sabuncu’dur. Paşalimanı caddesi, 123/1 numara, 579.85 m².

21 parselde, 1950 yılı tesbitlerine göre "bahçeli ahşap ev" bulunmaktadır. Mâliki Şevket Mocan’dır. Birinci grup korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli olan yapı Fethi Ahmed Paşa Yalısı olarak tanınmaktadır. Paşalimanı caddesi, 125 numara, 1674.50 m².

22 parselde ise, 1950 kayıtlarına göre "kâgir ev" bulunmakta iken, daha sonra bu yapı apartmana dönüştürülmüş ve kat mülkiyeti tesis edilmiştir. 1950’de sahibi Cemal Hüsnü Taray olup mülktür. Paşalimanı caddesi, 127 numara, 830.00 m².

FETHİ AHMED PAŞA / MOCAN YALISI

21 parselde bulunan ve kısa bir süre şeyhülislâm yalısı olarak anılan bu yapı uzun bir zamandır Fethi Ahmed Paşa Yalısı olarak bilinmektedir. Yalının Fethi Ahmed Paşa’ya ne zaman intikal ettiğini bilmiyoruz. Şeyhülislâmın 1859’da vefatı sonrası olması mümkün değildir. Çünkü Fethi Ahmed Paşa 14 Şubat 1858 tarihinde vefat eder. Fethi Ahmed Paşa, Sultan Abdülmecid’in kız kardeşi Atiye Sultan’la 8 Ağustos 1840 tarihinde evlenir [Ahmed Lutfî 1999, 1033]. Muhtemelen bu tarihte Atiye Sultan’a tahsis edilen bir yapıya taşın¬mış olmalıdırlar [Her ne kadar Şehsuvaroğlu, Atiye Sultan’a Arnavutköy’deki Çifte Saraylar’ın tahsis edildiğini söylerse de, Atiye Sultan’ın evlendiği tarihte bu yapıda ablası Mihrimah Sultan ile Said Paşa oturmaktadır. Bkz. Süreyyâ 1996, 26; Moltke 1849; Şehsuvaroğlu 1986, 139]. Daha sonra sultanın 11 Ağustos 1850 [Süreyyâ 1996, I, 6] tarihinde vefatı üzerine Fethi Ahmed Paşa bu yalıyı almış olabilir.

Fethi Ahmed Paşa’nın yalıyı satın aldıktan sonra esaslı bir onarıma tâbi tuttuğu ve genişlettiği bilinmektedir. Yalı esas olarak harem ve selâmlık olarak iki bina ile onları birbirine bağlayan köşklü bir geçitten oluşmaktaydı. Geçitte yer alan köşkün aksında, harem ve selâmlık binaları arasında, yer alan bahçenin ortasında havuz yer almaktadır. Bugün mevcut olan selâmlık binası iki bölüm halindedir. Yukarıda sözünü ettiğimiz orta bahçeye bakan bölümü muhtemelen harem bölümünün bir kısmı olarak kullanılmaktaydı. Bu şekilde havuzlu büyük bahçe her iki taraftan da harem arasında kalmakta ve dışa yalnızca deniz yönünden açılmaktaydı. Orta sofalı plan tipinin günümüze ulaşan en mükemmel örneklerinden biri olan yapının, Kuzguncuk yönünde yer alan müştemilât yapıları ile Üsküdar yönünde bulunan harem binası ve köşklü geçit 1922 veya 23 yıllarında çıkan bir yangın sonucu yok olur. Fethi Ahmed Paşa’nın damadı, İngiliz Sait Paşa’nın torunu Şevket Mocan tarafından 1948 yılında esaslı şekilde onarılan ve on altı odalı, iki büyük sofalı yalı bugün Boğaziçi’nin en önemli sivil mimarlık örneklerinden biridir [Eldem 1968, 186; Eldem 1994, II,, 233 vd.; Erdenen 1994, II, 259 vd].

RODOSÎZÂDE FETHI AHMED PAŞA

Enderun’dan yetişme Rodoslu rikâpdar Hâfız Ahmed Ağa’nın oğlu olarak H. 1216 (1801-1802)’de Eyüp’te Abdullah Paşa Yalısı’nda doğan ve H. 1224 (1809)’da Enderun’a alınan Fethi Ahmed, H. 1241 (1826)’da askerî sınıfa dâhil olur. Kısa sürede hızla yükselerek 1830’da general atanır. Haziran 1835’de Avusturya imparatorunu tebrikle görevlendirilerek Viyana geçici elçisi tayin edilir. 1836’da bu görevi asalete çevrilir. Temmuz-Ağustos 1837’de vezir rütbesi ile Aydın valiliği bu görevine ilâve edilir. Şubat 1838’de Londra, Nisan 1838’de Paris elçisi olur. 1839’da İstanbul’a döner ve ticaret nâzırı atanır, Atiye Sultan’la evlenir. Çeşitli vezirlik ve üst düzey devlet görevlerinden sonra 14 Şubat 1858 tarihinde vefat eder.

Fethi Ahmed Paşa, uzun bir dönem boyunca silâh ve çeşitli koleksiyonların muhafaza edildiği Aya İrini’de bir tasnif çalışması başlatmış ve teşhir için iki galeri düzenletmiştir. Fethi Paşa’nın girişimleriyle ülkenin çeşitli yörelerinden eski eserlerin toplanıp İstanbul’a gönderilmesi sağlanmış, 1847’de ilk olarak Sultanahmet Meydanı’nda bir kazı çalışmasına başlanmıştır. Bu ve benzeri girişimleri sebebiyle Fethi Ahmed Paşa Türk müzeciliğinin kurucusu olarak kabul edilir. Fethi Paşa aynı zamanda sanayiin canlanması, özel¬likle cam sanayisinin kurulması için yoğun çaba göstermiştir [Sakaoğlu 1994, 3, 298-299; Küçükerman 1998, 156].

XII
HÂCEGÂNDAN EMİN EFENDİ YALISI / BEŞİNCİ KADIN HAZRETLERİNİN YALISI

Yüzbaşı rütbesinin karşılığı bir sivil rütbe olan bu hocalık unvanına sahip pek çok Emin Efendi bulunduğundan kesin bir tesbit yapılamamıştır [Süreyyâ 1996, II, 447-480]. Emin Efendi bu yalıda kiracı olabilir. Çünkü daha sonra göreceğimiz gibi yapı hem Lâleli Camii, hem de Hacı Selim Ağa Vakfı’na aittir. Hacı Selim Ağa’nın [Süreyyâ 1996, V, 1488] oğlu Nazif Ahmed Efendi [Süreyyâ 1996, IV, 1235], Sultan I. Abdülhamid’in şehzadeliğinde doğan ve gizlice saraydan çıkarılarak büyütülen kızı Dürrişehvar Hanım’la evlenir. 27 Ramazan 1203/1221 Haziran 1789’da kardeşiyle beraber katledilir. Bunun üzerine yalı karısına devrolur. Daha sonra beşinci kadın hazretleri bu yalıda kiracı olarak oturmuş olmalıdır.

H. 1229-1230 (1814-1815) tarihlerinde beşinci kadın hazretleri kimdir? Bu tarihlerde II. Mahmud (28 Temmuz 1808-1 Temmuz 1839) saltanat sürmektedir. II. Mahmud’un beşinci kadını Pertevniyal Vâlide Sultan’dır [Sakaoğlu 1999, II, 436]. Ancak, Pertevniyal Sultan II. Mahmud’a 1826’da takdim edilir ve Abdülaziz’i 9 Şubat 1830 tarihinde doğurur [Sakaoğlu 1999, 504]. Bu sebeple bostancıbaşı defterinde adı geçen beşinci kadın olması mümkün değildir. III. Selim’in çocuğu olmadığı, IV. Mustafa’nın ise bir çocuğu bulunduğu için beşinci kadınları olması mümkün gözükmemektedir. Bu isim muhtemelen I. Abdülhamid’in kadın efendilerinden birine aittir. I. Abdülhamid’in isimleri bilinen on bir kadını bulunmaktadır.

Şehsuvaroğlu, 117-119 ve 121 kapı numaralı parsellerin (günümüzde 512 ada, 14-15-16-44-45 ve 18) bulunduğu alanı beşinci kadın hazretlerinin yalısının bulunduğu alan olarak belirtir [Şehsuvaroğlu 1986, 262]. Bu parsellerin hemen yanındaki 13 parsel Cennetmekân Sultan Mustafa Hazretleri Vakfı çıkışlıdır [Şehsuvaroğlu 1986, 262]. Beşinci kadın hazretleri, IV. Mustafa’nın annesi, I. Abdülhamid’in kadın efendisi Ayşe Sîne Perver Sultan olabilir mi [Baysun 1971, VIII, 708]?

Günümüzde beşinci kadın hazretlerinin geçmişte kapladığı alana denk düşen 512 ada, 15 parselde bulunan Selim Ağa ve Lâleli Mustafa Han Vakfı çıkışlı notu bize enteresan sonuçlar sunmaktadır. Hacı Selim Ağa, Üsküdar, Atlamataşı, Selâmiali Efendi caddesi üzerinde bulunan H. 1196 (1782) tarihli Hacı Selim Ağa Kütüphanesi ve Sıbyan Mektebi’nin vakfiyesinde, "... Üsküdar’da Öküz Limanı adı ile tanınan yerde, Lâleli Camii Vakfı’ndan tasarrufumda bulunan bir taraftan Râif İsmâil Paşa Sahilhânesi, diğer taraftan leb-i deryâ, bir taraftan ana yol ve Arapzâde Atâullah Efendi hazretlerinin sahilhâneleri..." diyerek XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Emin Efendi arazisinin kendisine ait olduğunu belirtmektedir [Haskan 2001, II, 954 ve III. 1401].

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 14 parsel; Mustafa Paşa Vakfı’ndan icarelidir. 1950 yılı tesbitlerine göre parselde "bahçeli ahşap ev" bulunmakta olup, mâliki Nimet İşaretçi olarak görülmektedir. Günümüzde Süha Cemal Girişken-Nüvut Güler Girişken-Hüsnü Cem Ateş’in mülkiyetinde bulunan yapı, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. Heykeltıraş İhsan Bey Yalısı’nın selâmlık bölümü olan bu bina, daha sonra ikinci grup uygulamasına tâbi tutularak betonarmeye dönüştürülmüştür. Harem ve selâmlık olarak iki binadan teşekkül eden İhsan Bey yalıları XX. yüzyılın başlarında yapılmış olup, çevre yalılara nazaran farklı bir üslûp özelliği taşımaktadır. Belirgin bir plan şeması olmayan iki yapının da oldukça süslü cepheleri vardır [Erdenen 1994, II, 368-369]. Paşalimanı caddesi, 117 numara, 599.67 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 15 parsel; Selim Ağa ve Lâleli Mustafa Han Vakfı’ndan [Haskan 2001, II, 954 ve III, 1400] icârelidir. 1950’li yıllarda Fatma Nüveyre Çamcı adına kayıtlı olan "bahçeli kâgir ev" daha sonra arsa haline dönüşmüş ve günümüzde "üç katlı bahçeli apatman" olarak tescil edilmiştir. Kat mülkiyeti vardır. Paşalimanı caddesi, 119 numara, 700.00 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 16 parsel; mülktür. 1950’li yıllarda Alime Saide Toydemir adına kayıtlı olan "kâgir yalı" daha sonraları Ahmet ve Mehmet Onur’un mülkiyetine geçmiştir. Paşalimanı caddesi, 119/A numara, 680.11 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 44 parsel; 1965 yılında Pakize Emre mülkiyetindeki 17 parselin ifrazı ile elde edilen iki parselden biri olan 44 parsel, mülktür. 17 parseldeki "bahçeli kâgir yalı" komşu parselde kalmış daha önceleri bahçe olan bölümde yapılan apartmanda kat mülkiyeti tesis edilmiştir. Paşalimanı caddesi, 121 numara, 600.44 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 45 parsel; 17 parselin ifrazı ile elde edilen ikinci parsel olan 45 parsel, mülktür. Daha önceki parselde bulunan kâgir yalı bazı değişikliklerle mevcudiyetini korumaktadır. Paşalimanı caddesi, 121/A numara, 582.50 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 18 parsel; 1950 yılında Ahmed Ziyaettin Köktürk adına kayıtlı olan "bahçeli kâgir yalı" yıkılarak yeniden yapılmış ve 1961 yılında kat mülkiyetine dönüştürülmüştür. Paşalimanı caddesi, 121/1 numara, 749.12 m².

XIII
HÂLÂ SADR-ı RÛM ARAPZÂDE ARSASI


XIII-XIV
ARAPZÂDEOĞLU ÂRİF MOLLA EFENDİ’NİN YALISI / ARAPZÂDEOĞLU ÂRİF MOLLA EFENDİ’NİN ARSASI ve DiĞER ARSASI

Birinci defterde Sadr-ı Rûm Arapzâde arsası olarak kayıtlı olan alan, ikinci defterde Arapzâdeoğlu Ârif Molla Efendi’nin yalısı olarak belirtilmektedir. Bu arada, birinci defterde bu Arapzâde arsasının yanında Hasan Paşa kerimesinin yalısı yer almaktadır. Kısa bir süre sonra bu iki parsel birleştirilerek Ârif Molla’ya bir yalı yapılacak veya Hasan Paşa’nın kızının yalısı Ârif Molla tarafından satın alınarak yanındaki arsa ile birlikte kullanılacaktır. Üçüncü defterde her iki alan da arsa olarak görülmektedir. Muhtemelen geçen süre içinde yalı yanmış veya yıkılmış olup, bu kez komşu Şerif Efendi Yalısı satın alınarak Ârif Molla bu yapıya taşınmıştır.

ARAPZÂDE ÂRIF MOLLA

(Rumeli Kazaskeri / Şeyhülislâm Ârif Mehmed (Mehmed Ârif) Efendi)
Arapzâde Ârif Mehmed Efendi, Atâullah Ahmed Efendi’nin oğludur. Şubat 1739’da İstanbul’da doğar, çeşitli görevlerden sonra Ekim 1789’da İstanbul kadısı, Ağustos 1795’de Anadolu kazaskeri, 1800-1801’de Rumeli kazaskeri, 1805’de ikinci defa Rumeli kazaskeri olup, 15 Ağustos 1808’de azledilir. 25 Mayıs 1826’da vefat eden Ârif Efendi’nin, 1803-1804 tarihinde vefat eden Esad Mahmud Efendi dışında, Hamdullah Efendi ve Sâdullah Efendi isimlerinde iki oğlu ile uzun bir ömür sürerek 1865-1866 tarihinde vefat eden Hatice Hanım adında bir de kızı bulunmaktadır [Süreyyâ 1996, I, 314].

Sicill-i Osmânî’de bahsedilmese de, Ârif Mehmed Efendi’nin 21.7.1808 tarihinde şeyhülislâmlığa getirildiği ve çok kısa bir süre sonra 15 Ağustos 1808 günü bu görevinden affedildiği bilinmektedir [Altunsu 1972, 173; Mehmed Esad 2000, 564-565].

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 12 parsel; 1950 yılında Abdi Nazım Bezmen adına kayıtlı olan parsel daha sonra istimlâk edilerek kamuya tahsisli alan haline getirilmiş olup, günümüzde İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğü adına tescillidir. Üzerinde tek katlı halka açık bir sosyal tesis bulunmaktadır. Paşalimanı caddesi, 113 numara, 1601.00 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 13 parsel; Cennetmekân Sultan Mustafa Han hazretleri ve Arapzâde Abdullah Vakfı’ndan icârelidir. Söz konusu parselde Heykeltıraş İhsan Bey yalılarının harem binası bulunmaktadır [Erdenen 1994, II, 368-371]. Altında bir kayıkhâne bulunan, iki tam kat ile bir çatı arası katı bulunan ahşap yapı, daha sonraları betonarmeye dönüştürülmüştür. 1950’li yıllarda Hayrünisâ Güvan adına kayıtlı olan parselin günümüzdeki mâliki Mehmed Doğan’dır. Parseldeki yapı korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. Paşalimanı caddesi, 115 numara, 689.10 m².

XIV
HASAN PAŞA KERÎMESİNİN YALISI

Hasan Paşa, dolayısıyla da kerîmesinin kimliği hakkında bir bilgiye ulaşamadık. Şehsuvaroğlu bu bölgede Tepedelenli Ali Paşa’nın kızının mülkiyetinde bir yalı olduğunu belirtir [Şehsuvaroğlu 1986, 263]. Tepedelenli Ali Paşa’nın üç oğlunun isimleri Veli, Muhtar ve Sâlih’tir [Baysun 1965, I, 347]. Bu sebebple Hasan Paşa kerîmesinin Tepedelenli Ali Paşa ile bir alâkasının olmadığı sonucu çıkar. Şehsuvaroğlu kaynak belirtmediği için verdiği bilginin doğruluğunu araştıramadık.

Bu tarihlerde Ahmed Efendi, Rûznâme adlı eserinde Boğaz muâfızı Zihneli Hasan Paşa’dan bahseder. Acaba sözü edilen Hasan Paşa bu paşa mıdır, bilinmez [Ahmed Efendi 1993, 292].

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 9 parsel; 1950 yılı kayıtlarına göre Bekir Sıtkı Tengizer’in mülkiyetinde görülen "bahçeli ahşap ev" kıyıdan içeride inşa edilmiş olup, iki katlıdır. Herhangi bir vakıf kaydı olmayıp mülktür. 1990’lı yıllarda betonarmeye dönüştürülerek ikinci grup uygulaması yapılmıştır. Hâlen komşu 8 parsel ile birleştirilerek müştereken kullanılmakta olup, mâliki Cengiz Büberci olarak görülmektedir. Korunması gerekli kültür varlığı niteliğindedir. Paşalimanı caddesi, 107 numara, 410.26 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 10 parsel; 1950’li yılı kayıtlarına göre Zehra Baştımar adına kayıtlı olan "bahçeli ahşap ev" 1990’lı yıllarda betonarme olarak yenilenmiştir. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir [Erdenen 1994, II, 372]. Günümüzdeki mâliki Menahem Behmoaras’tır. Paşalimanı caddesi, 109 numara, 673.72 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 11 parsel; 1950’li yılı kayıtlarına göre Reyan Birgen ve Mehmed Şehsuvar Menemencioğlu adına kayıtlı olan "bahçeli ahşap ev" mülktür. Günümüzde Ahmed Kemal Mutlu mülkiyetindedir. Bir dönem cepheleri tıraş edilen bu ahşap yapı, yöre yaşayanları tarafından Arapzâde Yalısı olarak anılmaktaydı. Bahçesi uzun bir süre kum deposu olarak kullanıldıktan sonra satılarak restore edilmiştir. Paşalimanı caddesi, 111 numara, 905.20 m².

XV
ESKİ KETHÜDÂ HÂCEGÂNDAN ŞERİF EFENDİ YALISI / MISR-ı KAHİRE DARPHÂNE EMİNİ ŞERİF EFENDİ YALISI / ARAPZÂDE EFENDİ’NİN OĞLU ÂRİF EFENDİ’NİN YALISI

İlk iki defterde Şerif Efendi yalısı olarak görülen yapıya üçüncü defterde rastlamıyoruz. Muhtemelen Şerif Efendi’nin 1803 tarihindeki vefatından sonra yalı Arapzâde Ârif Molla’ya satılmış olmalıdır. Çünkü üçüncü defterde bu alanda birbirini takiben üç adet Arapzâdeler’e ait mülk görülmektedir.

HÂCEGÂNDAN ŞERIF EFENDI / ŞERIF MEHMED PAŞA

Zâim Ali Ağa’nın oğlu olan Şerif Efendi, Safer 1161/Şubat 1748’de doğar. Kalemden yetişerek çeşitli görevler üstlenir. 7 Aralık 1794’de kethüdâyı sadr-ı âlî, sonra baruthâne nâzırı olur. Nisan-Mayıs 1795’de rûznâme-yi evvel, Kasım-Aralık 1795’de de ikinci defa kethüdâyı sadr-ı âlî ve baruthâne nâzırı olur. 7 Ağustos 1798’de kethüdâlıktan azledilerek [Beydilli 2001, 202] defter emini ve Rebîülevvel 1216/Temmuz-Ağustos 1801’de Mısır deftardarı olur. Mısır Valisi Hüsrev Paşa ile geçinemeyip Eylül 1802’de istifa eder. Ardından vezirlikle (paşa) Cidde ve Habeş valisi olur. Eylül-Ekim 1803’de vefat eder [Süreyyâ 1996, V, 1589]. Bu atamalar bize, birinci defter ile ikinci defter arasındaki süreleri de göstermesi açısından faydalı olmaktadır.

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 5 parsel; 1950’li yılı kayıtlarına göre Nuruhayat Atabinen adına kayıtlı olan "bahçeli ev", Atabinen Yalısı olarak anılmakta iken, 1986 sonrası istimlâk edilerek yıkılmış ve arsası parka katılmıştır. Günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın mülkiyetindedir. 978.83 m². Bu parselin tapu kaydında "... miktarı mâlum kiremit suyunun hisse-i şâyiasının rubu hissesi..." notu bulunmaktadır.

Üsküdar Hacı Hesna Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 6 parsel; 1950’li yılı kayıtlarına göre Osman Kamil Özen adına kayıtlı olan "bahçeli kâgir ev", mülktür. Tapu kütüğüne kayıtlı tatlı suyu vardır. Hâlen Osman Kâmil Özen vârislerine ait olan yapı üç katlıdır. Paşalimanı caddesi, 101 numara, 662.53 m².

Üsküdar Hacı Hesna Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 7 parsel; 1950’li yılı kayıtlarına göre Ayşe Muhlisa adına kayıtlı olan "bahçeli ahşap ev" daha sonraki yıllarda betonarme olarak yenilenmiştir. Tatlı suyu vardır. Korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillidir. Fatma Mukadder Yaşa adına kayıtlı olan parselde, Ümmügülsüm Hatun Vakfı’ndan notu bulunmaktadır. Paşalimanı caddesi. 109 numara, yola terklerden sonra 594.24 m².

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 8 parsel; Ümmügülsüm Hatun Vakfı’ndan intikal eden bu parsel bir dönem hemen arkasında yer alan iskânın iskelesi olarak kullanılmıştır. Her ne kadar bostancıbaşı defterlerinde bu konuda bir açıklama yoksa da gerek tapu kaydında, gerekse Sedad Hakkı Eldem’de "Kavaklı İskele" notu görülür [Eldem 1994, II, 226]. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetinde iken, Cengiz Büberci’ye satılmış olup komşu 9 parseldeki yapının bahçesi olarak kullanılmaktadır. Paşalimanı caddesi, 101 numara, 354.21 m².

XVI
DARPHÂNE KÂTİBİ HAMDULLAH EFENDİ YALISI / MERHUM HAMDULLAH EFENDİZÂDE HAYRULLAH EFENDİ’NİN YALISI / ŞEHREMİNİ HAYRULLAH EFENDİ’NİN YALISI

Üç defterde de sözü edilen Hayrullah Efendi, 1800’lü yılların başında darphâne kâtibi iken, daha sonraları terfi ederek şehremini olur ve eski şehremaneti görevini yapan son kişidir.

HAMDULLAH EFENDIZÂDE HAYRULLAH EFENDİ

Kalemden yetişen Hayrullah Hayri Efendi önce sâhib-i ayar oldu. H. 1228 (1813)’de şehremini, Ağustos-Eylül 1819’da darphâne emini, daha sonra çavuşbaşı, surre emini, rûznâme-i evvel ve H. 1241 (1825-1826)’de ikinci defa şehremini oldu. Azledilerek Esmâ Sultan’ın kethüdâlığına atandı, 6 Aralık 1831’de vefat etti [Süreyyâ 1996, II, 664]. Hayrullah Efendi ismi 13 Kasım 1831 tarihli Takvîm-i Vekayi‘de yayımlanan şehremanetinin ve mimarbaşılığın birleştirilip Ebniye-i Hâssa Müdür¬lü¬ğü kurulduğuna dair bir haberde geçmektedir. Bu sebeple yukarıda belirttiğimiz "azledilerek" sözünü, şehremânetinin kaldırılması sonucu görevinin iptal olması şeklinde düzeltmemiz gerekir [Ergin 1996, 21ve 23].

Yalının kara tarafında, yolun karşısında, H. 1228 (1813) tarihinde Hayrullah Efendi tarafından yaptırılan ve kitâbesini Ârif Hikmet Beyefendi’nin yazdığı bir çeşme bulunmaktaydı [Haskan 2001, III, 1081].

İstanbul’un fethedildiği 1453 tarihinden H. 1247 (1831) yılına kadar kayıtlarda ve eski kitaplarda devlet memuriyetleri arasında "şehremini" unvanına rastlanır. İstanbul’un fethinden önce pâyitahtlık yapan Bursa ve Edirne’de şehremini adıyla bilinen bir memuriyete rastlanmaz. Bu dönemde şehreminlerinin esas görevi, sarayda ve şehrin diğer yerlerindeki devlete ait inşaat ve tamiratın malzeme ve işçi gücünü temin etmek; inşaat masraflarını, işçilik ücretlerini ödemek ve bunlarla ilgili hesapları tutmaktır. Daha önce subaşılar vasıtasıyla yapılan bu tür işler, İstanbul’un fethinden bir süre sonra ihdas edilen şehreminliği tarafından yapılır olmuştur. Ancak yeniçeriliğin kaldırılmasını takiben yapılan reform çalışmaları içinde, daha sonra ihdas edildiği düşünülen mimar başılıkla görev karmaşası yaşandığı için kaldırılmıştır. H. 1271 (1855) yılında yeniden kurulan şehremânetinin görevi daha farklı olacak ve günümüzde belediye başkanlığına denk gelen bir görevlendirme yapılacaktır [Ergin 1996, 18, 26].

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 40 parsel. 1950 tesbitlerine göre 4 parsel numarasına verilen alan 3118.96 m² olup, mülkiyeti Ahmed Mithat Nemli’ye aittir. Daha sonra bitişiğindeki 43 parselle yapılan birleştirmeler ve yola terkler sonucu, günümüzde 3210.95 m² büyüklüğündedir. 1987 yılında istimlâk edilerek mevcut tütün deposu yıkılmış ve park olarak yeniden düzenlenmiştir. Bugün mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aittir.

Tapu kayıtlarına göre Haremeyn ve Mehmed Efendi Vakfı’ndan icârelidir. 1.5 masura tatlı su ile Kiremit Suyu adıyla tanınan suyun bölünmemiş hissesi parsel adına kayıtlıdır.

40-43 parsellerin kapsadığı alanda geçmişte Hüseyin Avni Paşa Yalısı bulunmaktaydı.

HÜSEYİN AVNİ PAŞA YALISI

Hemen yolun karşısındaki çeşmenin kitâbe tarihi esas alarak yalının 1870’li yıllarda yapıldığını söylemek mümkündür [Tanışık 1945, II, 456; Konyalı 1977, II, 78; Egemen 1993, 389; Haskan 2001, III, 1160, 1183]. Bu bölgede çok eski dönemlerden itibaren çeşitli yapılar yapıldığı bilinir. Örneğin Kaya Sultan Sarayı, Gevher Sultan Sarayı ve Piyâle Paşa Sarayı’nın bu alanda bulunduğu ileri sürülmektedir [Eldem 1994, II, 246 vd]. Hüseyin Avni Paşa Yalısı muhtemelen Hayrullah Efendi ve Sâdullah Efendi yalılarının arsalarının birleştirilmesiyle elde edilen büyük alan üzerine yapılmış olmalıdır. Yaklaşık yetmiş metre uzunluğunda bir cephesi olan, iki katlı ahşap yalı harem ve selâmlık bölümlerinden oluşmaktadır. Kara tarafında, harem bahçesinde bir hamamı ve girişte, selâmlık bahçesinde bir taş odası bulunmaktadır. Yalının önünde rıhtım yoktur, suya bitişik olarak inşa edilmiştir. Yalının Hüseyin Avni Paşa değil, Reşid Paşa isimli bir zat tarafından inşa edildiği, daha sonra Hüseyin Avni Paşa tarafından satın alındığı da ileri sürülmektedir [Şehsuvaroğlu 1986, 204]. Hüseyin Avni Paşa’nın ölümü üzerine ailesi tarafından terkedilen yalı, Cemile Sultan tarafından satın alınarak kızı Ayşe Sultan’a tahsis edilir. Daha sonra ise II. Abdülhamid’in oğlu Şehzade Mehmed Selim Efendi tarafından satın alınır [Şehsuvaroğlu 1986, 261]. Cumhuriyet’ten sonra bir süre tütün deposu olarak kullanılan yapı, 1940’lı yıllarda yıkılarak yerine Mithat Nemli tarafından iki katlı büyük bir tütün deposu yapılmıştır. 1986 yılında bu yapı da yıktırılmış ve yeri park olarak düzenlenmiştir.

HÜSEYIN AVNİ PAŞA

1820 yılında Isparta Gelendost doğumlu olan Hüseyin Avni Paşa, genç yaşında İstanbul’a gelerek Harbiye Mektebi’nde eğitim görür. Kırım Harbi’ndeki başarıları sonrası 1854 yılında genç yaşta Erkân-ı Harbiyye reisliğine getirilir. Daha sonra çeşitli kereler bu görevi üstlenir, Bahriye nâzırı olur ve nihayet 15 Şubat 1874’de seraskerlikte uhdesinde kalmak şartıyla sadrazam olur. Sultan Abdülaziz’in hal‘i olayında ordunun yönetiminin elinde bulunması sebebiyle önemli bir rol üstlenir. Abdülaziz’in ölümü üzerine bu olayı düzenlediği kanısıyla Kolağası Çerkez Hasan Bey tarafından 1 Haziran 1876 tarihinde öldürülür [Çakıroğlu 1999, I, 576].

XVII
BEKİR PAŞA KERÎMESİNİN YALISI / SÂBIK VEZİR KETHÜDÂSI SÂDULLAH EFENDİ’NİN YALISI / DEFTER EMİNİ SÂBIK SÂDULLAH EFENDİ’NİN YALISI

Bekir Paşa, dolayısıyla kerîmesi hakkında net bir bilgiye ulaşamadık. Sicill-i Osmânî’de Bekir Paşa ismi geçmez. Ancak Mehmed Esad Efendi tarihinde Eski Darphâne Nâzırı Bekir Efendi adına rastlarız [Mehmed Esad 2000, 678]. Bir başka kaynakta ise Haziran 1762 tarihinde Mısır’da kayıp olan Reis damadı Bekir Paşa adı geçmektedir [Ayvansarâyî 1985, 362]. 30 Mart 1801 tarihli bir diğer kayıtta da Bekir Paşa ismine rastlanır [Ahmed Efendi 1993, 348].

Sâdullah Efendi ise, Küçük Hüseyin Efendi’nin oğludur. Önce hâcegân, 1800-1801’de defterdâr-ı şıkkı evvel [Ahmed Efendi 1993, 333], aynı sene sadâret kethüdâsı; H. 1216 (1801-1802) azille, ertesi yıl çavuşbaşı vekili, ardından rikâb defterdarı olmuştur. Çeşitli görevlerden sonra, H. 1225 (1810)’da defter emini olup bu görevinden af olunduktan kısa bir süre sonra 1231 (1816)’da vefat eder [Süreyyâ 1996, V, 1427].

2004 DURUMU

Üsküdar Hacı Hesnâ Hatun mahallesi, 109 pafta, 512 ada, 43 parsel. 1950 tesbitlerine göre 3 parsel numarası verilen bu alan daha sonra ikiye ifraz edilerek 38 ve 39 parseller oluşur. 38 parsel 3954.00 m², 39 parsel ise 125.10 m²’dir. 38 parsel tekrar ifraz edilerek 42 ve 43 parsel ortaya çıkar. 42 parsel 474.00 m², 43 parsel ise 3480.00 m²’dir. 42 parselin 1/2’si istimlâk edilerek yola katılır. 1950 yılında parselin mâliki Mithat Nemli olarak görülmektedir. İstimlâk edilerek park haline getirilen alanın mülkiyeti günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aittir. 3480.00 m².

XVIIA
SULTAN OSMAN MÂİ LEZİZ ÇEŞMESİ

Sultan III. Osman (1754-1757) tarafından muhtemelen 1755-1756 tarihinde yaptırılan bu çeşme günümüze erişememiştir. Bugün yerinde Hüseyin Avni Paşa tarafından yaptırılan büyük, anıtsal mermer çeşme bulunmaktadır. Sultan Osman Çeşmesi’nin varlığını Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi’nin kitâbesinden de öğreniyoruz. Şair Muhtar Efendi tarafından hazırlanan çeşmenin kitâbesinde H. 1291 (1874-1875) yılında burada bulunan, suyu kesilen ve harap olan çeşmenin yerine Sadrazam ve Serasker Hüseyin Paşa tarafından bu yeni çeşmenin yapıldığı yazılıdır [Tanışık 1945, II, 456; Konyalı 1977, II, 78; Egemen 1993, 389; Haskan 2001, III, 1160, 1183].

2004 DURUMU

Günümüzde bu alanda Hüseyin Avni Paşa tarafından yaptırılan, simetri ekseninde çeşmenin yer aldığı, her iki yanında beşerden on yalağın bulunduğu anıtsal çeşme bulunmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin mülkiyetinde bulunan çeşme ve parsel koruma altındadır [Ödekan 1994, 4, 106].

XVIII
ÖKÜZ LİMANI NÂM MAHALDİR / ÖKÜZ LİMANI DENİLEN YER / ÖKÜZ LİMANI

Antik dönemde ve daha sonraları bilinen herhangi bir kaynakta Öküz Limanı veya onu anımsatan bir isim yoktur [Eyice 1976, Gyllius 2000]. Öküz Limanı ismini mitolojik İo’ya bağlayan söylenceler çok daha sonraları, muhtemelen XIX. yüzyılın başlarından itibaren kullanılmaya başlanır [Dethier 1993, 91]. Öküz Limanı adı ilk olarak Evliya Çelebi’de karşımıza çıkar. "... Nakkaş Paşa Bahçesi’ni geçip, Öküz Limanı ve Kaya Sultan bağını geçip..." [Evliya 2003, II, 429]. Eremya Çelebi’de yanlızca Öküz Limanı ismi görülür. Başkaca herhangi bir açıklamada bulunmaz [Eremya 1988, 47]. Eremya Çelebi’den yüzyıl sonra bu kere İnciciyan Öküz Limanı’na yeni yorumlar getirir.

"...
İstersek bilmek eski zamanı
Önemsiz sanma sen bu limanı.
Sürüyle öküz buradan geçmiş
Beşiktaş’tan Asya’ya gitmiş.
Anımsa buranın ilk ününü
Dillere destan oldu öküz geçişi
Bu nedenle konuldu adı
Bosphorus dendi, yani Öküz Geçidi.

...

İlginç bir görüş, belki bir ihtimal
Tarihçilere de kulak verelim
Ama Bosphorus denilsin diye
Her şeyi neden hemen kabul edelim.
..."

[İnciciyan 2000, 151]


Öküz Limanı adının geçmişinin ne kadar eskiye gittiği konusunda bir bilgiye rastlamadık. Ancak XVII. yüzyılda kullanıldığını görüyoruz. Bu arada Konyalı’nın Damalis ya da İnek Burnu açıklaması herhangi bir bilimsel temele dayanmamaktadır [Konyalı 1977, II, 526]. Öküz Limanı adı buradan İstanbul’a mavnalarla hayvan taşındığından dolayı verilmiştir [Haskan 2001, III, 384]. Ancak, burası küçük bir limandır; benzeri Beylerbeyi ve Çubuklu limanları gibi küçük teknelerin barınması için yapılmıştır. Her ne kadar önünde su derinse de çok kuvvetli akıntılar vardır. Burası yerine çok daha sakin bir suya sahip olan Üsküdar İskelesi’nin tercih edilmesi gerekir. Bu sebeple Öküz Limanı adının başka bir amaçla verilmiş olması muhtemeldir. Öküz Limanı adı bir süre sonra Paşa Limanı olarak değişir. Her ne kadar bazı kaynaklar Sadrazam ve Serasker Hüseyin Avni Paşa’nın burada oturması sebebiyle bu adın değiştirildiğini ileri sürseler de [Şehsuvaroğlu 1986, 260] çok daha önceleri 1780 tarihinde kaleme alınan Hadîkatü’l-cevâmi‘ [Ayvansarâyî 2001, 587] ve H. 1256 (1840) tarih¬li "Tekkeler Listesi"nde Paşa Limanı adı geçmek¬tedir [Galitekin 2003, 212].

Halk arasında rağbet gören Öküz Limanı ismi, XVIII. yüzyılda bölgede oturan veya bu limanı tamir ettiren bir paşaya atfen Paşa Limanı’na dönüştürülmüş olmalıdır. Sedad Hakkı Eldem, Paşa Limanı isminin Gevher Sultan ve Piyâle Paşa saraylarının yapımından ve burada yapılan bazı düzenlemeler sonrası verildiğini belirtmektedir [Eldem 1994, II, 246].

2004 DURUMU

Günümüzde 512 ada, 1 parsel olarak tesbit edilen liman, tapuda havuz olarak belirtilmektedir. Mülkiyeti Maliye Hazinesi’ne ait olan parselin alanı belli değildir. Kuzguncuk’tan Üsküdar’a giden karayolunun kıyıya ulaştığı bölümün başlangıcında yer alan limana, üstünde kıyı boyunca yürümeyi sağlayan bir köprünün bulunduğu küçük bir açıklıktan girilmektedir. Kayıkhâne açıklığı diyebileceğimiz bu geçitten, ancak küçük ebatlı tekneler geçebilmekte ve çoğunlukla balıkçılar tarafından bağlama ve çekek yeri olarak kullanılmaktadır.

SONUÇ

Nakkaş Paşa denilen yerden, Öküz Limanı’na kadar yaklaşık otuz sekiz yapı veya mahalli günümüze taşıyan bu yazının esas amacı Reşad Ekrem Koçu’nun arzuladığı gibi bostancıbaşı defterlerinin detaylı olarak araştırılmasının ilk adımını atmaktır. Tamamı göz önüne alındığında çok küçük bir parçayı içeren bu araştırma yalnızca üç defter esas alınarak yapılmıştır. Ortaya çıkan detaylı sonuçlar hemen hemen çok az bilgi sahibi olduğumuz XIX. yüzyıl sahil yapılanması hakkında bize önemli bilgiler sunmaktadır. Dileğimiz tüm defterlerin ve Yalı Köşkü’nden Fenerbahçe’ye kadar bütün sahil boyunun karşılıklı bir şekilde incelenmesidir. Bu araştırma aynı zamanda bize defterlerin kesin tarihini belirlemede de yardımcı olacaktır. Çok kısa bir bölümde de olsa bunca yıl sonra sevgili Gündağ’a ithafen Reşad Ekrem Koçu’nun vasiyetinin bir bölümünü yerine getirdiğimiz için sevinçliyiz.

SÖZLÜK

attâr: Güzel kokular, iğne iplik vesaire satan; aktar.

basma: Beyaz olarak dokunup daha sonra üzerine renk ve desenler basılmış pamuklu ince dokuma.

bâzergân / bazirgân / bezirgân: 1. Bezirgân, tâcir. 2. Ağa makamında yahudilere verilen bir ad.

bezirgân: Hicrî XII ve XIII. asırlarda hıristiyan tüccarlar hakkında halk arasında kullanılan bir tabir. Bu makamda "çorbacı" ve "çelebi" unvanları da kullanılırdı. Bu kelime ticaretle, sarraflıkla meşgul, ticaret yapan, büyük tâcirler için veya unvan olarak kullanılır.

Yahudiler için efendi ve ağa yerine kullanılan bir unvandır.

bezirgân yazıcısı: Satışla ilgili kayıtları tutan kimse.

cevâhirî / cevâhirci: Elmas alıp satan.

çuhacı: (çûha) Yün kumaş, çuha. çuhacı: Yün kumaş yapan veya satan.

Yazı yazılırken âharlı kâğıdın üzerine gezdirilen, tebeşir sürülen çuha parçasına verilen isim.

darbhâne yazıcısı / darphâne yazıcısı: Darbhâne: Para kesilen yer, hükümetin para kesme işiyle sorumlu olan dairesi.
Darphâne ile ilgili kayıtları tutan kimse.

dellâl: 1. Tellâl, satılacak şeyi satan 2. Alıcı ile satıcı arasında vasıta olan kimse.

dülbendci / tülbentçi: (dülbent, tülbend) Pamuktan, ince ve seyrek dokunmuş hafif ve yumuşak bez.

dülbendci: Tülbent satan kimse.

efrenc dellâlı / Frenk tellâlı: Efrenc: Frenk, Avrupalı. Fransa’ya, Fransızlar’a ve dolayısıyla bazan bütün Avrupalılar’a verilen isim.

gümrük mubassırı: (mubassır) 1. Gözetici, bekleyici, bakıcı. 2. Gümrüklerde arayıcı kâtibi.

hâcegân: 1. Hocalar. 2. Yüzbaşı rütbesinin karşılığı olan sivil rütbe.

kaptanpaşa sarrafı: Kaptanpaşa adına sarfeden kimse. Kaptanpaşa: Deniz Kuvvetleri komutanlığı, Bahriye nâzırlığı yapanlara verilen unvan. Sarraf: sarfeden.

kebîr gümrük: Büyük gümrük. Kebîr: Büyük, ulu.

kebîr gümrük mastarcısı: Mastariye: Eskiden gümrüklerde alınan vergilerden biri hakkında kullanılan tabir. Mastarcı: Mastariye vergisini toplayan görevli. Mastariye vergisi günümüz katma değer vergisine denk gelen bir tüketim vergisidir.

meşrûta: İlk sahibi tarafından satılmamak şartıyla mirasçılara bırakılmış ev, tarla gibi gayri menkul.

müdekkik: Tetkik eden, inceden inceye araştıran, en ufak gizli şeyleri gören.

nakîbüleşraf: Hz. Peygamber’in soyundan olanların işlerini görmek üzere içlerinden hükümetçe tayin olunan memur.

acak bezirgânı / ocak bazirgânı: Yeniçeri Ocağı’nın malî işlerini ve hariçteki alışverişlerini, hudut ve kalelerdeki maaş muamelelerini idare eden kimse. Bezirgânlık çoğu zaman yahudi veya Rumlar’ın tekelinde bulunurdu. Bazan da babadan oğla geçen bir gedik şeklinde olurdu. Alışverişlerde mühim menfaatler temin eden ve bu sayede zengin olan bezirgânlar ocağa dayanarak birçok dalavereler çevirir; siyasî işlerde de rol oynarlardı. Bu sebeple görevlerinin kaldırılarak, işlerinin ocak başyazıcısına verildiği zamanlar olmuşsa da yine bir yolunu bularak bu görevleri tekrar elde ederlerdi. Bezirgânların İstanbul’daki Valde Hanı ve çevresindeki hanlarda kâgir odaları vardı. Ocağa ait para, defter, eşya vb. bu odalarda muhafaza ederlerdi. Bezirgânlık Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasına kadar devam etmiştir.

ocak bezirgânı yazıcısı: Ocak bezirgânının hesap işlerini kayda geçiren kimse.

ocak hizmetkârı: Yeniçeri Ocağı için çalışan, muhtemelen ocak bezirgânı veya yardımcısı.

sadr-ı Rûm: Rumeli kazaskeri.

sâhib-i ayâr: Darphânede kesilen paraların ayar ve ölçülerini düzenleyen kimse.

sarraf: Sarfeden, görevi kâğıt ve metal paraları birbiriyle değiştirmek, tahvil alışverişi yapmak olan kimse.

serdarlar sarrafı: Serdarlar: Yeniçeri ağası tarafından kaza gibi küçük yerlere tayin edilenler hakkında kullanılan bir tabir. Yeniçeri serdarı da denilen serdarların vazifesi bulundukları yerlerdeki askerî teşkilâtın düzenini temin etmektir. Serdarların sarf işlerini düzenleyen kimse.

simkeş / sîm-keş: sim: Farsça gümüş demektir. Simkeş: Haddeden gümüş tel çeken sanatkâr; gümüş mücevher yapan kimse.

şalcı: Şal: Genellikle Hindistan’da dokunan, özel motifleri olan değerli bir yün kumaş. şalcı: Şal satan kimse.

şerbetçi: şerbet: Meyve suyu ile yapılan şekerli bir içecek. şerbetçi: Şerbet yapan veya satan kimse.

şıkk-ı evvel: İmparatorluk döneminde maliye teşkilâtının ayrıldığı birinci malî bölge.

yazma: Bohça, yatak örtüsü, baş örtüsü, yorgan yüzü gibi şeyler yapmakta kullanılan, üstüne boya ve fırça ile ya da tahta kalıplarla desen yapılmış (pamuklu) bez.

zimmî: İslâm devleti vatandaşı olup, vergi ödeyen hıristiyanlara verilen isim.

KAYNAKÇA

Anonim 1967
Anonim, Mardin İl Yıllığı, Mardin, 1967.

Ahmed Lutfî 1999
Ahmed Lutfî Efendi, (Eski yazıdan aktaran; Yücel Demirel), Vak‘anüvîs Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, İstanbul, 1999.

Ahmed Efendi 1993
Ahmed Efendi, (Haz. V. Semra Arıkan), Rûznâme, Ankara, 1993.

Altunsu 1972
Abdülkadir Altunsu, Osmanlı Şeyhülislâmları, Ankara, 1972.

Ayvansarâyî 1978
Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, (Haz. Fahri Ç. Derin), Vefeyât-ı Selâtîn ve Meşâhîr-i Ricâl, İstanbul, 1978.

Ayvansarâyî 1985
Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, (Haz. Fahri Ç. Derin-Vâhid Çabuk), Mecmû‘â-î Tevârîh, İstanbul, 1985.

Ayvansarâyî 2001
Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, (Haz. Ahmed Nezih Galitekin), İstanbul Câmileri, İstanbul, 2001.

Baysun 1965
M. Cavid Baysun, "Ali Paşa -Tepedelenli-", İslâm Ansiklopedisi, I, İstanbul, 1965, s. 343-348.

Baysun 1971
M. Cavid Baysun, "Mustafa IV", İslâm Ansiklopedisi, VIII, İstanbul, 1971, s. 708.

Beydilli 2001
Kemal Beydilli, Osmanlı Döneminde İmamlar ve Bir İmamın Günlüğü, İstanbul, 2001.

Çakıroğlu 1999
Ekrem Çakıroğlu (Ed), Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, İstanbul, 1999, 2 Cilt.

Dethier 1993
P. A. Dethier, Boğaziçi ve İstanbul, İstanbul, 1993.

Devellioğlu 1993
Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Ankara, 1993.

Dolapönü 1972
Hanna Dolapönü, (Çev. Rahip Cebrail Aydın), Tarihte Mardin, İstanbul, 1972.

Egemen 1993
Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, İstanbul, 1993.

Eldem 1968
Sedad Hakkı Eldem, Türk Evi Plan Tipleri, İstanbul, 1968.

Eldem 1994
Sedad Hakkı Eldem, Boğaziçi Yalıları -Anadolu Yakası-, İstanbul, 1994, 2 Cilt.

Emecen 1999
Feridun Emecen, "Hasan Paşa (Kethüdâ, Cenaze)", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, I, İstanbul, 1999, s. 544.

Erdenen 1994
Orhan Erdenen, Boğaziçi Sahilhaneleri, İstanbul, 1994, 4 Cilt.

Erdoğan 1994
Esra Güzel Erdoğan, "Üryânîzade Mescidi", DB İstanbul Ansiklopedisi, VII, İstanbul, 1994, s. 342-343.

Ergin 1934
Osman Nuri Ergin, İstanbul Şehri Rehberi, İstanbul, 1934.

Ergin 1996
Osman Nuri Ergin, (Haz. Ahmed Nezih Galitekin), İstanbul Şehreminleri, İstanbul, 1996.

Eremya 1988
Eremya Çelebi Kömürciyan, (Tercüme ve notlar; Hrand D. Andreasyan), XVII. Asırda İstanbul Tarihi, İstanbul, 1988.

Eyice 1963
Semavi Eyice "İstanbul Minareleri", Türk San’atı Araştırma ve İncelemeleri, İstanbul, 1963, s. 31-132.

Eyice 1976
Semavi Eyice, Bizans Devrinde Boğaziçi, İstanbul, 1976.

Evliya 2003
Evliya Çelebi, (Haz. Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı), Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi: İstanbul, İstanbul, 2003, 2 Cilt.

Feigl 2003
İnanç Feigl, "Şarklı Benedikten Katolik Ermeni Mehiteryan Örgütünün Viyana Kolu ve Arşivi", Balkanlar ve İtalya’da Şehir ve Manastır Arşivlerindeki Türkçe Belgeler Semineri, Ankara, 2003.

Galitekin 2003
Ahmed Nezih Galitekin, Osmanlı Kaynaklarına Göre İstanbul, İstanbul, 2003.

Güleryüz 1992
Naim Güleryüz, İstanbul Sinagogları, İstanbul, 1992.

Gyllius 2000
Petrus Gyllius, (Çev. Erendiz Özbayoğlu), İstanbul Boğazı, İstanbul, 2000.

Haskan 2001
Mehmet Nermi Haskan, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, İstanbul, 2001, 3 Cilt.

Hovhannesyan 1997
Sarkis Sarraf Hovhannesyan, Payitaht İstanbul’un Tarihçesi, İstanbul, 1997.

İnciciyan 2000
G. V. İnciciyan, (Önsöz ve notlar: Orhan Duru), Boğaziçi Sayfiyeleri, Düzelti, İstanbul, 2000.

Kal’a 1998
Ahmed Kal’a (Araştırma ve yayın yönetmeni), İstanbul Şehir Rehberi, İstanbul, 1998.

Kal’a 2003
Ahmed Kal’a (Proje ve yayın yönetmeni), Su Keşif Defteri 3, İstanbul, 2003.

Kal’a 2003
Ahmed Kal’a (Proje ve yayın yönetmeni), Su Yolcu 3, İstanbul, 2003.

Kavas 1999
Ahmed Kavas, "Hüseyin Paşa -Amcazâde, Köprülü-", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, I, IV, İstanbul, 1999.

Koçu 1958
Reşad Ekrem Koçu, "Bostancıbaşı Defterleri", İstanbul Enstitüsü Mecmuası, IV, İstanbul, 1958.

Konyalı 1976
İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi, I, İstanbul, 1976.

Konyalı 1977
İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Üsküdar Tarihi, II, İstanbul, 1977.

Küçükerman 1998
Önder Küçükerman, Türk Cam Sanayii ve Şişecam, İstanbul, 1998.

Mehmed Esad 2000
Mehmed Esad Efendi, (Haz. Ziya Yılmazer), Vak’a-nüvîs Es’ad Efendi Tarihi, İstanbul, 2000.

Mehmed Râif 1996
Mehmed Râ’if, Mir’ât-ı İstanbul, İstanbul, 1996.

Moltke 1849
Freinherrn von Moltke, Karte des Nördlichen Befestigten Theils des Bosphorus, Berlin, 1849.

Necib Bey 1924
Necib Bey, Guide de Constantinople, VI, Constantinople, 1924.

Ödekan 1994
Ayla Ödekan, "Hüseyin Avni Paşa Çeşmesi", Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, IV, İstanbul, 1994, s. 106-107.

Öz 1965
Tahsin Öz, İstanbul Camileri, İstanbul, 1965, 2 Cilt.

Özcan 1989
Abdülkadir Özcan, "Bostancıbaşıların Beledî Hizmetleri ve Bostancıbaşı Defterlerinin İstanbul’un Toponimisi Bakımından Değeri", Tarih Boyunca İstanbul Semineri, Bildiriler, İstanbul, 1989, s. 31-38.

Özön 1989
Mustafa Nihat Özön, Büyük Osmanlıca-Türkçe Sözlük, İstanbul, 1989.

Pakalın 1983
Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, I-III, İstanbul, 1983.

Pamukciyan 2003
Kevork Pamukciyan, (Haz. Osman Köker), Zamanlar, Mekânlar, İnsanlar, İstanbul, 2003.

Prokopios 1994
Prokopius, (Çev. Erendiz Özbayoğlu), İstanbul’da Iustinianus Döneminde Yapılar, Birinci Kitap, İstanbul, 1994.

Rado Tarihsiz
Şevket Rado (Neşriyat müdürü), Hayat Büyük Türk Sözlüğü, İstanbul, Tarihsiz.

Rado 1972
Şevket Rado, "Bostancıbaşı Defteri Hakkında", Hayat Tarih Mecmuası, 6, Temmuz 1972’nin ilâvesi.

Sakaoğlu 1994
Necdet Sakaoğlu, "Fethî Ahmed Paşa", DB İstanbul Ansiklopedisi, III, İstanbul, 1994, s. 298-299.

Sakaoğlu 1999
Necdet Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları, İstanbul, 1999.

Sakaoğlu 1999
Necdet Sakaoğlu, "Pertevniyal Sultan", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, II, İstanbul, 1999, s. 436.

Sertoğlu 1986
Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügatı, İstanbul, 1986.

Süreyyâ 1996
Mehmed Süreyyâ, Sicill-i Osmânî, İstanbul, 1996, 6 Cilt.

Şehsuvaroğlu 1986
Halûk Y. Şehsuvaroğlu, Boğaziçi’ne Dair, İstanbul, 1986.

Tanışık 1945
İbrahim Hilmi Tanışık, İstanbul Çeşmeleri, İstanbul, 1945, 2 Cilt.

TDK 1983
Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara, 1983.

Tutel 1997
Eser Tutel, Şirket-i Hayriye, İstanbul, 1997.

Uzunçarşılı 1983
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, IV, Ankara, 1983.

Yaşaroğlu 1999
Kâmil Yaşaroğlu, "Mehmed Paşa-Köprülü", Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, II, İstanbul, 1999, s. 160-162.

Yenilem Proje Danışmanlık Ticaret A.Ş. © 2024. Her Hakkı Saklıdır. Site: İkipixel

TAKİP EDİN