Selimiye Kışlası...
AnasayfaMedyaYayımlar ve Bildiriler

Selimiye Kışlası...

KAYDIRIN

< Geri dönün

Henry Aston Barker, 1800

SELİMİYE KIŞLASI

Turing, 416, İstanbul, Aralık 2023, s. 28-37.

“Selimiye Kışlası” adını duyduğumuzda aklımıza öncelikle “Kırım Savaşı” ve “Florence Nightingale” gelir ama Osmanlı İmparatorluğu’nun reform hareketlerinin ilk yapılarından biri olduğunu pek düşünmeyiz. “Yeni bir düzen vermek” anlamına gelen “Nizâm-ı Cedîd” terimi ilk defa Köprülü Fazıl Mustafa Paşa (1637-1691) tarafından imparatorluğun yeni düzeni için dile getirilir. Sultan III. Selim dönemine (1789-1807) kadar bir daha kullanılmaz. Sultan III. Selim ile birlikte tarihimize giren “Nizâm-ı Cedîd” terimi dar ve geniş olmak üzere iki şekilde tarif edilmektedir. Dar anlamda: Avrupa usulünde yetiştirilmek istenen talimli asker. Geniş anlamda ise: Yeniçeriliği kaldırmak, ulemanın nüfusunu kırmak, Osmanlı Devleti’ni çağın ilim, sanat, tarım, ticaret ve medeniyette yaptığı ilerlemelere ortak etmek için girişilen yenilik hareketinin bütünü.

Sultan III. Selim, askerî sahada yapılması düşünülen yenilenmenin gerçekleşebilmesi, giderek bu düşüncenin yaygınlaşarak devleti yönlendirmesi ve yenileşmenin selametini sağlamak için onu bir şahsın değil, devletin malı yapmak ister. Bunun için üst yöneticilerden düşüncelerini ifade eden öneriler ister. Başlangıçta büyük itirazlara sebep olmaması için “Nizâm-ı Cedîd”, bostancı ocağına bağlı, “Bostancı Tüfekçisi Ocağı” şeklinde bir düzenleme yapılması tavsiye edilir. Bu arada yeni ordunun yetiştirilmesine paralel olarak tophane, tersane ve mühendishanenin de çağın gereklerine uygun olarak yeniden düzenlenmesine girişilir.

Sultan III. Selim 11 Recep 1203 / 7 Nisan 1789 günü tahta çıkar. 17 Şaban 1203 / 13 Mayıs 1789 Çarşamba günü Üsküdar’daki Kavak Sarayı Leylak Bahçesi’ni ziyaret edip, Mehmed Paşa Köşkü’nün yeniden yapılması emrini verir. 13 Recep 1207 / 24 Şubat 1793 günü Nizâm-ı Cedîd Ordusunun kurulup batı tarzı silahlandırılması kararlaştırılıp, herhangi bir karşı çıkmayı önlemek için de bu yeni askere “Asâkir-i Şâhâne” adı verilir ve Levend Çiftliği’nde yeni usul kışlaların yapımı tamamlanır.

1 Rebiülevvel 1215 / 23 Temmuz 1800 günü alınan İrâde-i aliyye-i şâhâne-i Selîmî ile eski Üsküdar Sarayı’nın yıkılıp, boşaltılan arsası üzerine Nizâm-ı Cedîd için kışla yapımına emir çıkar ve kışlanın temeli atılır. Henry Aston Barker’ın 24 Ocak-6 Haziran 1800 tarihleri arasında çizdiğini bildiğimiz 360 derecelik İstanbul panoraması bu konuda bize fikir vermektedir. Bu panoramada Selimiye bölgesinde herhangi bir yapı görülmemektedir.

Bu kışlanın mimarının Mehmed Ârif Ağa olduğu, daha doğrusu Mehmed Ârif Ağa’nın başmimarlığı döneminde yapıldığı bilinmektedir. İmparatorluk coğrafyasında bu nitelikte ve daha önce Levend Çiftliği Kışlaları hariç, yeni düzende askerî tesis yapılmadığı göz önüne alındığında muhtemelen Selimiye yerleşmesini planlayan François Kauffer’in kışlanın yapımında da önemli rol oynadığını söylemek gerekir. Sultan III. Selim’in 4 Rebiülahir 1215 / 25 Ağustos 1800 ve 25 Şaban 1215 / 11 Ocak 1801 günleri Üsküdar Kışlası’na geldiği Mehmed Paşa Kasrı’nda dinlendiği ve inşaatı teftiş ettiği bilinmektedir. Vak’a-nüvis Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi’nde, kışla inşaatının 20 Recep 1215 / 7 Aralık 1800 günü tamamlandığına dair bir kayıt mevcut olsa da beş ayda yapılan bu çalışmanın kışlanın tamamını değil, bir grup askerî barındırmak için bazı bölümlerin bitirildiğini gösterir. Ancak, Antoine Ignace Melling’in XIX. yüzyılın başında yaptığı Kadıköy gravüründe, Selimiye bölgesinde, tepenin ucuna yakın bir konumda Mehmed Paşa Kasrı ile onun gerisinde dönemine göre devasa büyüklükte, alt katı muhtemelen kâgir, üç katlı kışla binası görülmektedir. Bu kışlanın daha sonra yapılacak olan yapının dört köşesinde bulunan kulelere benzer kuleleri olmadığına da dikkat çekmek gerekir.

Sultan III. Selim döneminde (1789-1807) yapılan kışla hakkında yeteri kadar araştırma yapılmamış olup dönemin harita ve çizili belgeleri de dikkate alınarak detaylı bir çalışma yapılması gerekmektedir. François Kauffer tarafından 1776 yılında çizilen ve 1786 yılında revize edilen “İstanbul ve Boğaziçi Haritası”nda 1819 tarihli “Kauffer-Bocage Haritası”nda kışlanın bulunduğu alanda “Grande Caserne de Cavalerie / Büyük Süvari Kışlası” yazılıdır. Bu notun hemen altına ise “1808’de yandı” notu eklenmiştir.

1821 tarihli “Franz Field Haritası”nda ise bölgede Sultan Selim Camii, bir matbaa ile hastane görülmekte olup, kışlaya dair herhangi bir bilgi yoktur.

Dönemin yazarı Sarkis Sarraf Hovhannesyan Sultan III. Selim tarafından yaptırılan kışla için; “Hünkâr İskelesi, Kavak Sarayı ve iskelesi bu mevkidedir. Daha ileri gidildiğinde, Sultan I. Süleyman’ın vezirlerinden birine ithafen Haydarpaşa olarak anılan bir düzlük vardır… Buradaki düzlükte, Sultan III. Selim’in emriyle H. 1217 / 1802-03 tarihinde yeni düzenlenmiş Osmanlı ordusunun süvari birliklerine ait bir kışla ve talim yeri inşa edildi. Burada, aynı zamanda cami, halkla meskûn mahalle, bir Türk matbaası ve diğer önemli ve lüzumlu yerler yapıldı.” demektedir.

Aynı dönem yazarlarından Ğugas İnciciyan ise Salacak sahilinin bir bölümünü; “Taş Limanı’ndan sonra, sahilde vaktiyle Fatma Sultan’ın bahçesinin bulunduğu Salacak; sonra da III. Mustafa’nın Türk halkına ihsan eylediği ve bundan dolayı ‘İhsaniye’ denilen yer gelir. Daha ileride, içinde padişah köşkleri ve bahçelerinin bulunduğu Üsküdar Bahçesi vardır… Daha da ileride, Kanûnî Sultan Süleyman’ın vezirlerinden birine izafeten Haydarpaşa denilen düzlük vardır. Rivayete göre, eskiden burada Büyük Konstantinus’un bir sarayı bulunmuştur. Buradaki düzlükte III. Selim’in emriyle 1217 (1802-03) Nizâm-ı Cedîd’in süvari askerlerine ait bir kışla ve talim yeri yapılmıştır. Burada, aynı zamanda cami, evler ve her tür esnafa mahsus dükkânlar ve bir Türk matbaası yapıldı.” sözleri ile tarif eder.

25 Mayıs 1807 günü Kabakçı Mustafa İsyanı patlak verir. Yeniliklere karşı olan ulemanın ve yeniçerilerin katılması ile gittikçe büyüyen isyan sonucu ortaya çıkan kargaşanın giderilmesi için 28 Mayıs 1807 günü Nizâm-ı Cedîd Ordusu ilga edilir. Ertesi gün Sultan III. Selim tahttan indirilerek yerine Sultan IV. Mustafa padişah ilan edilir. Yenileşme hareketinin devam etmesini isteyen Rumeli Âyanı, ortaya çıkan bu durumdan rahatsız olur ve Sultan III. Selim’i tekrar tahta çıkartıp Nizâm-ı Cedîd’i canlandırmak ister. Rumeli Âyanı, Alemdar Mustafa Paşa’nın liderliğinde oluşan bir orduyla 13 Temmuz 1808 günü İstanbul’a girer. 28 Temmuz 1808 günü önce Bâbıâli’yi basar, daha sonra ise sarayı abluka altına alır. Bu sırada Sultan III. Selim katledilir, saraya giren Alemdar Mustafa Paşa bu durum üzerine Sultan IV. Mustafa’yı tahttan indirerek yerine Sultan II. Mahmud’un tahta çıkmasını sağlar.

Büyük oranda ahşap olduğu söylenen kışla “Alemdar Olayı” (15 Kasım-18 Kasım 1808) adıyla bilinen ve Sekbân-ı Cedîd adıyla Nizâm-ı Cedîd’in yeniden kurulmasıyla ilgili ayaklanma sırasında yeniçeriler tarafından 27 Ramazan 1223 / 16 Kasım 1808 günü yakılır. Bu sırada kışla civarındaki, Kadı Abdurrahman Paşa’nın kiracısı olduğu eski sadrazamlardan İsmail Paşa’nın konağı da yağmalanıp, yakılır. İlk kışla hakkında Melling’in gravürü dışında herhangi bir görsele ulaşmak mümkün olmamıştır.

Osmanlı Ordusu’nu yenileştirmek için girişilen her tür atılımın büyük bir dirençle karşılaştığını gören Sultan II. Mahmud kendisinden önceki sultanlardan farklı bir yol izler ve yıllara yayılan, sabırlı bir yol izler. Ordunun diğer birliklerini, ulemayı ve üst düzey devlet görevlilerini yanına alan Sultan II. Mahmud, 16 Haziran 1826 günü harekete geçerek, tarihimizde “Vak’a-i Hayriyye” adı ile bilinen olay sonucu Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasını başarır. Yeniçeri Ocağı’nın ilgasına müteakip 17 Haziran 1826 günü “Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye” ordusu kurulur. Kısa süre içinde organize edilen bu ordunun kışla ihtiyacını gidermek amacıyla Selimiye Kışlası’nın yeniden yapımına karar verilir. Günümüzde kışlanın güney kapısında yer alan Sultan II. Mahmud tuğralı kitabede okunan H. 1243 / 1827-1828 tarihi ve kitabede yer alan “Nev kışla / Yeni kışla” açıklaması söz konusu yapının tümüyle yeniden yapıldığını göstermektedir. 30 Aralık 1835 ile 27 Eylül 1836 tarihleri arasında İstanbul’da bulunan Julia Pardoe bu kışlayı gezer ve “Dünyada kışlaların Türkiye’deki kadar şık inşa edildiği başka bir memleket daha yoktur herhâlde. Her cihetiyle saraylara benziyorlar? Üsküdar’daki kışla hassa muhafızlarına ait olduğu için, payitaht yakınlarındaki en güzel kışla. Dört köşeli binanın köşelerinde kare biçimi kuleler bulunuyor; üç kademeli olan ve yukarı doğru ebadı giderek küçülen bu kulelerin tepeleri hafifçe sivri…” sözleri ile anlatır.

Duvarları kâgir, muhtemelen döşemeleri ahşap olan yeni kışlanın inşaatına H. 1241 / 1825-1826 yılında başlanır. Kışlanın doğu kapısında yer alan H. 1243 / 1827-1828 tarihli kitabede “Evvelkinden iki kat metin ve hem de geniş oldu” sözü, yeni kışlanın eskisinden daha büyük olduğunu göstermektedir. Bu yapının mimarının ve yapımcısının Krikor Balyan olduğu bilinir. Kışlanın bu dönemine ait elimize geçen tek belge Helmuth von Moltke tarafından 1836-1837 yılları arasında hazırlanan ve 1842 yılında Berlin’de basılan “Moltke Haritası”dır.

Bu haritada kışlanın güneybatı cephesinin büyük bir bölümü boştur. Cephenin bu bölümünün yapılmamış olmasının mümkün olmadığı, Moltke’nin ise harita yapımındaki titizliği göz önüne alındığında karşımıza “Gerçekte bu çizim neyi ifade etmektedir?” sorusunu çıkartmaktadır. Araştırılması gereken bir noktadır.

Kışlanın doğuya bakan kapısındaki H. 1258 / 1842-1843 tarihli kitabe de “Kışlanın yeni tarz üzerine tamir edildiği” yazmaktadır. Bu tamir sırasında batı yönünde dördüncü bir kapı açılmış olup üzerindeki kitabede; “Padişahın ilhamı ile bu yeni kapının açıldığı ve eskiden güzel olan kışlanın bu tamirle daha da güzelleştiği” yazılıdır. Kışlanın tamir sonrası görünümüne dair elimizde bir gravür bulunmaktadır. Eugène Flandin’in 1844 tarihli gravüründe kışlanın iki köşesinde birer kule olduğu ve bu kulelerde birer sancak dalgalandığı görülmektedir.

Çizime girmeyen diğer iki kulede de benzer sancaklar bulunmaktadır.

Selimiye Kışlası’nın en yeni tarihli kitabesi, Karacaahmet’e bakan ve “Nizamiye Kapısı” adıyla anılan kapının üzerindeki kitabedir. H. 1269 / 1852-1853 tarihli bu kitabede ki; “Daha önce yanmış olan kışla binasını Abdülmecid Han kâgir bir köşke benzer hâle getirdi.” ifadesi kışlanın büyük bir yangın geçirdiğini anlatmaktadır. Diğer üç kapının kitabelerinin yerlerinde durduğunu göz önüne alırsak, yangının kışlanın kuzey kanadında gerçekleştiği, diğer bölümlerinin zarar görmediği anlaşılmaktadır. 1848 yılı ekim ayında “Journal de Contantinople”de çıkan bir habere göre yeni inşaatın William James Smith’in hazırladığı proje doğrultusunda yapıldığı ve yapımını da William Smith’in denetlediği bilinmektedir. Bu yapıya ait çok sayıda gravür, resim ve fotoğraf mevcuttur. Sultan II. Mahmud döneminde (1808-1839) Boğaziçi’nin çeşitli noktalarında yapımına başlanan “Sancak Kuleleri”nin bir benzeri de bu yapıda karşımıza çıkmaktadır. Kışlanın dört köşesinde yer alan yedi katlı kulelerin üst bölümleri teras olup, bu teraslara dikilmiş büyük sancak direkleri üzerinde dalgalanan bayraklar görülmektedir. Montagu B. Dunn’nın 1855 tarihli Sarayburnu’ndan Adalar’a kadar geniş bir açıyı kapsayan panoramasındaki Selimiye Kışlası çiziminde rüzgârdan uçuşan bu bayrakları seyretmekteyiz. Bir dönem sancak kulesi olarak da kullanılan, bu kuleler zaman içinde şekil değiştirerek günümüze ulaşır.

Daha sonraki tarihlerde muhtemelen kuleler çatılarından su aldığı için sancak direkleri sökülmüş, yerlerine, kurşun kaplı dilimli kubbeler yapılmıştır. Bu tarihlere ait bir diğer gravür ise Lady Alicia Blackwood’un Kırım Savaşı esnasında (4 Ekim 1853-30 Mart 1856) İstanbul’u ziyareti sırasında çizilen bir gravürdür. Yapının kuzeybatı cephesinin göründüğü bu gravürde kuleler eski hâlleri ile çizilmiştir.

Selimiye Kışlası’na ait erken dönemlerden başlayan çok sayıda fotoğraf vardır. James Robertson’un 1854 tarihli iki fotoğrafı gerek kışlanın gerekse kulelerinin görkemini yansıtması açısından muhteşemdir.

Francis Bedford tarafından çekilen bir diğer fotoğrafın ise 25 Mayıs 1865 günü çekildiğini üzerindeki nottan öğrenmekteyiz. Bu karede kışlanın güneybatı cephesi önünde yer alan talim alanı ile ahırlar net bir şekilde görülmektedir.

1870-1880’li yıllar arasında çekildiğini düşündüğümüz iki fotoğraftan biri Abdullah Kardeşler’e, diğeri ise Guillaume Berggren’e aittir. Her iki fotoğrafta da kulelerin tepelerinde bulunan sancak direklerinin kaldırıldığını, bu kısımlara küçük birer kubbe yapıldığını görmekteyiz.

Bu döneme ait bir de vaziyet planı krokisi bulunmaktadır. Selimiye ve yakın çevresinin kısmı parselasyonunu işaret eden bu belge alan üzerindeki yapı ve kullanımları belirtmektedir.

Aynı tarihlerde yapıldığını düşündüğümüz Mehmet Ali Kulları (1854-1929) imzalı bir de tuval üzeri yağlı boya tablo bulunmaktadır.

Muhtemelen Birinci Dünya Savaşı sırasında çekilmiş bir de hava fotoğrafı vardır. Sol alttan itibaren Sultan Abdülmecid döneminde (1839-1861) yapıldığını bildiğimiz Haydarpaşa Asker Hastanesi, hemen yanında Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne ve karşısında Numune Hastanesi’nin yer aldığı bu hava fotoğrafında Selimiye Kışlası ve çevresinde yer alan talim alanları görülmektedir.

Selimiye Kışlası’nın tarihinin birkaç sayfalık bir metin ile değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu yazımızda kışlanın mimarisinden çok, tarihi gelişimini değerlendirmeye çalıştık. Özellikle Sultan III. Selim döneminde yapılan kışlanın kulelerinin olmadığını, Sultan II. Mahmud döneminde yapılan kışlanın kulelerinin teras çatılı olduğunu, daha sonraki bir tarihte kurşun kaplı kubbeler ile değiştirildiğini belirtmeye çalıştık.

Selimiye Kışlası’na Kırım Savaşı sırasında, 15 Nisan 1854 günü İstanbul’a gelen İngiliz birlikleri yerleştirilir. Osmanlı donanmasına uzun süre müşavirlik yapan Sir Adolphus Slade bu olayı; “Bu ayın 14’üncü günü İngiltere doğu ordusunun öncüsü olan 33’üncü ve 41’inci alaylar Himalaya gemisiyle ve bir kar fırtınasında İstanbul’a geldiler. Ertesi gün karaya çıkarak Selimiye Kışlası’nda konuksever bir barınak buldular. Kadın ayağı (İngiliz askerlerinin eşleri) o zaman ilk kez bu Türk Kışlası’na girdi. Bu asker kadınları, genişlik, simetri ve sağlığa uygunluk bakımından şimdiye kadar hiçbir yerde böyle bir kışla görmemişlerdi.” sözleri ile anlatır.

Kırım Savaşı oldukça sağlıksız koşullarda yapılmakta ve çok sayıda ölüme neden olmaktadır. İngiliz Savunma Bakanlığı bu durumu değerlendirerek harekete geçer. On dört adet hemşire ve yirmi dört adet rahibeden oluşan gönüllü bir ekip kurarak İstanbul’a gönderir. Bu ekibin başına “Türkiye’de İngiliz Umumi Hastaneleri Kadın Hastabakıcıları Hastanesi Müdürü” adıyla, daha sonra modern hemşireciliğin kurucusu olarak tanınacak olan “Florence Nightingale” getirilir. Florence Nightingale ve ekibi kışlanın kuzeybatı köşesindeki kulede ikamet ederler ve bu bölüm günümüzde müze olarak hizmet vermektedir. Kırım Savaşı sonrası Selimiye Kışlası, Osmanlı Ordusu tarafından kullanılmaya devam edilir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Redif askerlerinin eğitim ve barınması için kullanılır. İstanbul’un işgali sonrası İtalyan askerlerinin barınma ihtiyacını karşılamak için kullanılır.

Cumhuriyet döneminde (29 Ekim 1923) bir süre boş ve bakımsız kalır. 1928 yılında topçu ve piyade birliklerinin altı aylık kıta stajı için kullanılır. Mübadele döneminde (1923-1930) bir süre Yunanistan’dan gelen göçmenlerin ikametine tahsis edilir ve sonrasında tütün deposu olarak kullanılır. 1959-1962 yılları arasında Selimiye Askerî Ortaokulu olarak kullanılan yapı, 1963 yılında büyük bir onarım görür ve devamında I. Ordu Komutanlığı’NIN emrine verilir. Günümüzde hâlen küçük bir bölümü müze olan Selimiye Kışlası, I. Ordu’nun karargâh merkezi olarak kullanılmaktadır.

Henry Aston Barker, 1800
Henry Aston Barker, 1800
Antoine Ignace Melling, 1700’lü Yılların Sonu
Antoine Ignace Melling, 1700’lü Yılların Sonu
Kauffer-Bocage Haritası, 1819
Kauffer-Bocage Haritası, 1819
İstanbul Ve Boğaziçi Haritası, Franz Fried, 1821
İstanbul Ve Boğaziçi Haritası, Franz Fried, 1821
Moltke Haritası, 1836-1837
Moltke Haritası, 1836-1837
Eugène Flandin, 1844
Eugène Flandin, 1844
Montagu B. Dunn, 1855
Montagu B. Dunn, 1855
Lady Alicia Blackwood, 1853-1856
Lady Alicia Blackwood, 1853-1856
James Robertson, 1854
James Robertson, 1854
James Robertson, 1854
James Robertson, 1854
Francis Bedford, 25 Mayıs 1865
Francis Bedford, 25 Mayıs 1865
Abdullah Kardeşler, 1870-1880
Abdullah Kardeşler, 1870-1880
Guillaume Berggren, 1870-1880
Guillaume Berggren, 1870-1880
Vaziyet Planı Krokisi, 1890
Vaziyet Planı Krokisi, 1890
Alman Mavileri, 1913-1914
Alman Mavileri, 1913-1914
Mehmet Ali Kulları İmzalı Yağlı Boya Tablo
Mehmet Ali Kulları İmzalı Yağlı Boya Tablo
Hava Fotoğrafı, 1914-1918
Hava Fotoğrafı, 1914-1918
Günümüzde Gece Görünümü
Günümüzde Gece Görünümü

Yenilem Proje Danışmanlık Ticaret A.Ş. © 2025. Her Hakkı Saklıdır. Site: İkipixel

TAKİP EDİN