Tepebaşı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü...
TEPEBAŞI İSTANBUL ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ
Mimarlık, 335, İstanbul ,2007, s. 51-52.
Galata ve çevresi genellikle batılıların tercih ettiği bir yaşam çevresi olup, İstanbul Suriçi’ne nazaran daha kozmopolit bir nüfus özelliği gösterir. Yabancı devletlerin Osmanlı İmparatorluğu nezdinde sürekli elçi bulundurma kararından sonra açılan İran dışındaki tüm elçilikler Galata ve Beyoğlu bölgesindedirler. İstanbul’u etkileyen hemen hemen tüm batılı akımların ilk örneklerine Galata ve Beyoğlu bölgesinde rastlarız. Son dönem sanat akımları, yaşam tarzındaki değişimler hep bu bölgeden örneklenmektedir. İlk belediye faaliyetleri, ilk elektrik, ilk havagazı, ilk tramvay, ilk ve tek tünel burada hayata geçer. Galata her zaman İmparatorluğun batıya açılan kapısı olmuştur.
XVII. yüzyıldan itibaren Galata, surların dışına taşarak gelişmeye başlar. Cadde-i Kebir veya Rue de Grand Pera adı ile anılan günümüz İstiklal Caddesi, Galata surlarının tepe kapısından başlayarak, Taksim’e doğru ilerlemektedir. Bu caddenin batısında, Haliç’e bakan yamaçta gelişen ikinci bir cadde ise, eski adı Kabristan / Mezarlık Sokağı olan Meşrutiyet Caddesi’dir. XIX. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren o günlere kadar tek konaklama yapısı olan hanlar yerlerini otellere terk etmeye başlamıştır. Bunun yanı sıra çok katlı ve çok kullanıcılı apartmanlarda bu dönemlerden itibaren bölgede inşa edilmişlerdir. 1810 ve 1811 yıllarında meydana gelen iki yangın Beyoğlu bölgesini tümden tahrip eder. Buna karşın, XIX. yüzyılın ortalarına doğru şehre ulaşımı sağlayan iki köprünün yapımıyla Beyoğlu bölgesinin şehirle bağlantısı artar. Özellikle 1870 yangını sonrası Beyoğlu bölgesinde ahşap yapı yasağının getirilmesi kâgir inşaat yapımına hız vermiştir.
Bu hızlı yapı faaliyeti sırasında, genellikle ahşap yapı konusunda uzmanlaşmış yerel mimar ve ustaların yetersiz kaldığı ve pek çok yabancı özellikle de İtalyan mimar ve ustaların bu konudaki boşluğu doldurmaya çalıştıkları görülmektedir. 1841 İtalya doğumlu Gugliemo Semprini’de bu mimarlardan biridir. 1870 sonrası İstanbul’a gelen Semprini yaptığı yapılarla kısa süre içinde yabancı elçilik mensuplarının ve Türklerin güvenliğini kazanarak, İtalyan kolonisinin en tanınmış kişilerinden biri olur. Tarlabaşı Sururi Sokağı 38 numarada bulunan atölyesinde 1912’ye kadar çalışır ve daha sonra İtalya’ya döner. 1870 ile 1912 arasında Semprini kurduğu müteahhitlik firmasıyla Beyoğlu bölgesinde pek çok yapı inşa etmiştir. Devrin tanığı A. Mori’nin ifadesine göre Semprini Beyoğlu’nun hemen her sokağında bir yapı yapmıştır, buna karşılık günümüze ulaşmış herhangi bir çizimine rastlanmaz.
Asmalımescid Mahallesi, 315 ada, 15 parsel sayılı Meşrutiyet Caddesi’nden yüz almakta olan yapıda XIX. yüzyılın son çeyreğinde yapılan bir Semprini binasıdır. Yapının ana girişinin yanında "G.Semprini, Architetto" yazısı okunmaktadır. Beyoğlu’nda dönemin genel mimari karakterine uygun olarak yapılan bu yapı anlaşılan Semprini’nin şahsi birikiminin ürünü olmalıdır [Can 1994: 521]. 1905 tarihli E. Goad tarafından yapılan haritalarda yapı mevcuttur. Pervititch haritalarında görülmeyen bölge, Ekim 1950 tarihli Suat Nirven paftalarında (53 ve 54) görülmekte olup, bu sıralarda yapı “Rosolimo” apartmanı adı ile anılmaktadır [Pervititch Tarihsiz: 298].
Mevcut yapı, bodrum, zemin, dört normal ve çatı katı olmak üzere yedi kattan oluşmaktadır. Taşıyıcı sistemi, bodrum kattan itibaren kademeli tuğla duvarların üzerine oturtulan demir putrellerle (volta döşeme) oluşturulan yapı, zaman içinde çatı ve yan duvarlarından sızan yağmur suları ve ıslak hacimlerde meydana gelen akıntılar nedeniyle büyük ölçüde tahrip olmuştur. İnşaat başlandıktan sonra yapılan sökmeler ve sıva raspaları tahribatın, özellikle taşıyıcı sisteme büyük zarar verdiğini göstermiştir. Döşeme taşıyıcılarını oluşturan I profillerin duvarların içine giren bölümleri tamamen erimiş ve taşıyıcı özelliklerini kayıp etmişlerdir. Yapının Kallavi Çıkmazı’ndan yüz alan arka cephesi herhangi bir mimari karakter taşımamakta olmasına karşın, Meşrutiyet Caddesi’ne bakan ön cephe gerek mimari düzenleme, gerekse süsleme öğeleri açısından dikkat çekicidir.
Bugün, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü olarak kullanılan yapıda bazı çağdaş düzenlemeler yapılması gerekmiştir. Örneğin yangın merdiveni ve asansörle, ıslak mekânlar. Planlama ilkeleri açısından, yapının bir apartman olarak yapıldığı görülmektedir. Ana girişin karşısında yer alan merdiven her katta küçük bir sahanlık ile katlara ulaşmaktadır. Katların ön bölümünde balkonlu bir oda, onun yanında bir diğer oda ve bu iki odanın gerisinde aydınlığa açılan diğer bir oda. Arka cephede de aynı planlama görülmektedir. Bu iki ana bölümü birbirine bağlayan dar koridorun sağında ise banyo ve küçük bir mutfak vardır.
Restorasyon sırasında ön cephe sıvalarının sökülmesi sonrası, yapının ön cephesinin tamamının taş olarak inşa edildiği görülmüş ve bu taşlar kısmen temizlenerek, kısmense değiştirilerek cephenin orijinal haline getirilmesi sağlanmıştır. Apartman olarak inşa edilen yapının Enstitü’ye dönüştürülmesi için gereken hacimler ise odaların arasındaki kapıların genişletilmesi yoluyla sağlanmıştır. Eski mutfağın yerine, betonarme bir yangın merdiveni, banyonun yerine ise iki WC ile küçük bir kat mutfağı yerleştirilmiştir. Yapının ana girişi, Meşrutiyet Caddesi’nden üç basamak ile yükseldiği için, engelli girişine mani olmaktadır. Bu nedenle Kallavi Çıkmazı’ndan yüz alan arka cephedeki yangın çıkışı aynı zamanda engelli girişi olarak kullanılmıştır.
Çok uzun yıllardır, tüm dünya da kendisinden bahsedilse de İstanbul için yeteri kadar araştırmalar yaptığımızı söylemek zordur. İstanbul’un yerleşim tarihi, iskân özellikleri, sokak dokusu, anıtsal ve sivil mimarlık yapıları, soyut kültür mirası konusunda üniversiteler ve yabancı misyon kuruluşları dışında herhangi bir organize araştırma grubu kurulamamıştır. Suna ve İnan Kıraç Vakfı daha önce benzerini Antalya’da (Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü) kurduğu bir araştırma enstitüsünün İstanbul için gerekli olduğu fikrinden haraketle Pera Müzesi’ni takiben İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nü kurmuştur. Meşrutiyet Caddesi 47 numarada faaliyet gösteren bu enstitüde, Enstitü’nün ürettiği projelere destek amacıyla küçük bir "Galeri", "Atatürk ve Cumhuriyet Araştırmaları", "Osmanlı Araştırmaları" ve "Bizans Araştırmaları" bölümlerinin yanı sıra geniş bir ihtisas kitaplığı ve İstanbul ile ilgili “Bilgi ve Belge Merkezi” bulunmaktadır.
KAYNAKÇA
Can 1994
Cengiz Can, "Semprini, Guglielmo", DB İstanbul Ansiklopedisi, VI, İstanbul, 1994, s. 521.
Pervititch Tarihsiz
Jacques Pervititch, Sigorta Haritalarında İstanbul, İstanbul, Tarihsiz, s. 298.